MİLLİYET CADDE – 10 Mayıs 2012 Perşembe  ALİCE


Ayça Bingöl ve Gülse Birsel haklarında çıkan haberlere yalanlama gönderdi.  Drama oyuncusunun soğukkanlılıkla karşıladığı ‘gerçeği yansıtmayan haber’, komedi yazarını ‘kaleminden kan damlayan yazar’a dönüştürdü!

HTMagazin, senarist Gülse Birsel’in ‘Yalan Dünya’daki üçkağıtçı yönetmen Tufan Paksoy karakteriyle eski yapımcısı Sinan Çetin’le dalga geçtiğini iddia eden bir  manşet attı.
Aynı gün Bugün gazetesinde ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinin kadın başrol oyuncusu Ayça Bingöl’ün set ortamındaki çalışma koşullarından muzdarip olduğunu iddia eden ‘Öyle bir rest çekti ki’ başlıklı haberi vardı.
İki haber de yapılan yazılı açıklamayla yalanlandı.
Ancak iki açıklama arasındaki üslup farkı bir hayli dikkat çekici.
Ayça Bingöl’le D Yapım’ın ortak açıklaması şöyle:
“Bugün basında ve bazı internet sitelerinde ‘Dizinin yapımcısına öyle bir rest çekti ki’ başlığı ile yer alan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Yıldır birlikte yol aldığımız D Yapım ile karşılıklı anlayışa ve uyuma dayalı bir çalışma içerisindeyiz. Haberde belirtilen istek listesi de asılsızdır. Ayça Bingöl ve dizinin yapım şirketi arasında hiçbir zaman bu tarz diyaloglar geçmemiştir.”
Gülse Birsel çok sinirlendi!
Gülse Birsel’in ‘İmzasız yayınlanan haber gerçeği yansıtmamaktadır’ başlıklı açıklaması ise şöyle:
“Yalan Dünya’da yazdığım birçok karakter gerçek hayattaki birçok ünlüye yerli yersiz benzetilmekte.
Oysa aklıselim izleyicinin de tahmin edebileceği gibi, yıllardır yarattığım karakterler hayal ürünüdür.
Hikaye Cihangir’de geçince, sanırım her karakterimizi sanat çevresinde birine benzetmek basın için eğlenceli bir malzeme.
Ne yazık ki bu, benim için de, söz konusu ünlü isimler için de bir başağrısı ve işin gücün arasında yalanlanması gereken saçma bir iddia!
Tufan Paksoy, Sinan Çetin veya Ahmet, Mehmet değil. Bugüne kadar yarattığım bütün karakterler gibi Burhan gibi, Volkan gibi, Selin gibi, büyük ölçüde hayal gücü ve bugüne kadar tanıdığım yüzlerce insanın birtakım özelliklerinin bileşimiyle ortaya çıkan orijinal bir karakter.
Ortak yanları siyah tişört
Tufan üçkağıtçı bir dizi yönetmeni ve yapımcısı. Ağırlıklı olarak ikinci sınıf dramalar çekiyor. Sanırım Sinan Çetin’le tek ortak özelliği  siyah tişört giymesi! Bu başka hiçbir insanda rastlanmayacak çok ender bulunan özelliğe(!) dayanılarak, aramda herhangi bir problem  olmayan Sinan’la ilgili ‘omurgasız’ sıfatı kullanılarak başlık atılmasını çirkin buldum.
Böyle kaba ve hayal gücünden uzak bir hakaret şeklinin yakıştırılması da bana yapılmış bir ayıp!
Tufan’ın omurgasızlığı yayınlanan bölümün başından itibaren gittikçe gelişen olay örgüsünde sebepleriyle anlatılmıştır.
Diziyi şu karakter filanca mı, öteki falanca mı diye magazinsel palavralar üreterek değil, bir kurmaca mizah olarak, tadını çıkararak  seyredersek, hepimiz için daha  keyifli olur.”
İki açıklama aradaki üslup farkı dikkatinizi çekti mi?
‘Magazinsel palavralar’, insanına göre farklı reaksiyonlar gösteriyor demek ki.
Drama oyuncusunun  soğukkanlılıkla karşıladığı ‘gerçeği yansıtmayan haber’, komedi yazarını ‘kaleminden kan damlayan  yazar’a dönüştürebiliyor!

SEFARADLARIN ANNE SEVGİSİ
Önceki sabah, çam ağaçlarının gölgesinde yazımı yazarken üstünde Şişli Belediyesi yazan bir otobüs ve bir dizi otomobil yaklaştı Ümraniye Trabzon Park’taki Eyüboğlu Cafe’nin önüne.
Otobüsten ve otomobillerden inen kadınların hepsi doluştu bahçeye. Meğer brunch rezervasyonları varmış!
Kimler bu kadınlar diye sorduğum kafenin sahibi Sacit Eyüboğlu, “Daveti organize edenlerden birini getireyim de o bilgi versin sana” deyip gitti ve biraz sonra, yanında İzabella Kandiyoti, Luiza Uçki ve Sara Kuzir adlı üç kadınla geldi.
Kökleri, İspanya’dan kovulunca Osmanlı’nın sahip çıktığı musevilere dayanan Sefarad kadınlarından Luza Uçki, bir araya gelmelerinin sebebini şöyle anlattı:
“Anneler Günü’nü herkes ailesiyle geçireceği için birbirini tanıyan insanlar ve aileler olarak bir araya gelip, bu önemli günü bir arada kutlamak istedik. Sağ olsun Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül de bize otobüs tahsis etti, İstanbul’un iki yakasındaki Sefarad kadınları  olarak bir araya geldik. Bugün annelerimiz oturup brunch’ın tadını çıkaracak, bizler de kızları olarak servis elemanı gibi hizmet  edeceğiz onlara.”
Sefarad kadınlarının birbirlerine olan bağlılığı, genç kadınların annelerine garsonlar gibi hizmet etmeleri ve onlara gösterdikleri sevgi, saygı hoşuma gitti.GÜNÜN SÖZÜ

Kimse sanmasın kendini ‘Hint kumaşı’, bir gün biri gelir vurur makası!