16 Aralık 2025 Salı – Milliyet – Alice
At izinin it izine karıştığı bir dönemde yaşıyoruz…
Hangi bilginin gerçek, hangisinin kirli olduğunu anlamak için ciddi bir çaba sarf etmek şart.
Bazen gerçeği öğrenmeniz de bir işe yaramıyor.
Kirli bilgiyle yaratılan algıdan sonra gerçeğin ortaya çıkması sonucu değiştirmiyor.
Çünkü insanlar yeni duydukları bir şeyi üzerinden 48 saat geçtikten sonra işin aslı ortaya çıkmasına rağmen, fikrini değiştirmiyor.
İnsanoğlu ilk neye inandıysa aklında o yer ediyor.
İşte size somut iki örnek:
Yıllardır bu ülkede koparılan yaygaralardan biri, doktorların Türkiye’yi terk ettiğiydi.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun, bakanlık bütçesinin görüşüldüğü TBMM’de, “2025’te 234 bin hekimden yurt dışına girenlerin sayısı 412, Türkiye’ye dönenlerin sayısı 249” dedi.
234 bin hekimden 163’ün yurt dışına gidiyor olması elbette ki ülke adına kayıptır. Ancak bunu “Doktorlar Türkiye’yi terk ediyor” diye sunmak siyasetçilerin işine geliyor olabilir, ama doğru değildir…
Ekran yüzlerine operasyon
Son günlerde gündemde geniş yer tutan konulardan biri de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü uyuşturucu operasyonu kapsamında son gözaltına alınanların ünlü ekran yüzleri olması.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; 8 Ekim’de 19 ünlü hakkında ‘mevcutlu ifadeye götürülme’ kararı vermiş, jandarmanın şafak operasyonuyla evlerinden alınarak ifade vermeye ve uyuşturucu testine götürülmüş ve sonra serbest bırakılmıştı.
5 Aralık’taki operasyonun hedefinde bu kez yolu Habertürk TV’den geçen spikerler Ela Rümeysa Cebeci, Meltem Acet ve Hande Sarıoğlu vardı.
Cebeci ve Acet, jandarma gözetiminde ifade vermeye ve test yaptırılmaya götürüldü. Sarıoğlu ise Ankara’dan uçakla İstanbu’a gelip ifadesini verdi, ama uyuşturucu testine sevk edilmedi. Buna rağmen üç spikerin gözaltına alınıp, Adlı Tıp’a sevk edildikleri yazıldı.
11 Aralık’ta Habertürk TV eski Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, ‘uyuşturucu’dan gözaltına alınıp tutuklanınca olayın üç haber spikeriyle bağlantılı olduğu iddia edildi.
Sarıoğlu, niye isyan etti?
TMSF, Cebeci’nin Show TV’deki işine son verdikten sonra sunucunun cep telefonundan Cem Yılmaz’a gönderdiği videoda elektronik sigara mı yoksa yasaklı madde mi kullandığı gündem oldu. Ersoy ve Cebeci’ye yöneltilen suçlamalardan hangileri gerçek, hangileri iftira anlamak olanaksız.
Yargısız infazı bırakın, yargı işini yapsın.
Böylece akla kara belli olsun ve çürük elmalar medyadan ayıklansın.
Üç spikerden Hande Sarıoğlu, günlerdir, “Gözaltına alınmadım, uyuşturucu operasyonuyla alakam yok. Uyuşturucu testine de gönderilmedim ben… 5 Aralık’ta aranıp çağrıldığımda, Ankara’dan kendim uçağa bindim, geldim, yarım saat bilgime başvuruldu, çıktım yemeğe gittim. 8 Aralık Pazartesi işimin başındaydım. Hakkımda bir suçlama olsaydı, sağlık kontrolü yapılsaydı, işime dönebilir miydim, ekrana çıkabilir miydim, derhal son verilirdi işime. Hayatı boyunca sigara içmemiş, o kullandığınız elektronik bilmem neler de dahil olmak üzere işim olmamış, alkol kullanmayan bir insanım” diye haykırıyor ama ne fayda.
Çünkü, ‘uyuşturucu operasyonu’ ve ‘gözaltı’ daha cazip geliyor insanlara, ‘İfademe başvuruldu’nun yanında.
GÜNÜN SÖZÜ
“Kendi hikâyeni yazmazsan, seni başkaları anlatır.” (Virginia Wolf)

