14 Nisan 2024 Pazar – Milliyet Pazar – Alice
İki efsane oyuncu Çolpan İlhan ve Sadri Alışık’ın oğlu, şair Attila İlhan ve yazar Cengiz İlhan’ın yeğeni Kerem Alışık’ı henüz oyuncu ve sunucu olmadığı günlerden tanırım. Profesyonel bir futbolcu olduğu yılların hızlı gençlerindendi, sonra Sibel Turnagöl ile evlendi, baba oldu. Uzak durduğu oyunculuğa ise “Gözleri Türkçe konuşan adam” dediği babası Sadri Alışık’ı kaybettikten sonra başladı. 80’lerin çapkını yıllar sonra sadece anne ve babası gibi oyuncu değil, şair olarak da çıktı karşımıza… Hem bu yönü hem de Kerem Alışık ile 40 yılı aşan tanışıklığımızdan ötürü keyifli bir röportaj çıktı ortaya.
*Kerem Alışık’a göre bayramın anlamı ne?
Sen bayramın adına bakma. Adı bayram olsa da bayramın bir hüznü vardır. Bir tarafı coşkudur bayramın, umut günleridir, dayanışma günleridir… Öbür tarafı içlidir, hislidir. Hüzün günleridir bayramlar. Ben böyle bayramlara giderim, gidenler benden gider…
*Türk sinemasının iki ünlü sanatçısının oğlusun, edebiyat dünyasının ünlü isimlerinin olduğu bir aile… Onların gölgesinde kalmamak için neler yaptın?
Gölgede kalanın gölgesi olmaz ki! Yüzünü güneşe çeviren insanın gölgesi olur. Çocukken anne babama, “Topum kaçtı yardım edin duvara tırmanacağım” dedim. Bana, “Başkasının çıkardığı duvardan inemezsin, düşersin” dediler. Bunun ne kadar doğru olduğunu daha o yaşlarda anladım. Çehov’un “Vanya Dayı”sında Sonya der ki, “Yaşayacağız Vanya Dayı yaşayacağız. Bizi çalışmak kurtarır.” Ben hep buna inandım. Çalışmak benim soluğum. Çalışmak ile yol arkadaşıyız. Ünlü çocuğu ol ya da olma hiç fark etmez. Ancak ünlü bir ailenin evladı olarak olumsuz anlamda farklı bakış açılarıyla karşılaşmaktan geri kalmıyorsunuz. Sana bir sır vereyim; ben önüme böyle engel koyanlar yüzünden daha yüksek atlamayı öğrendim.
“Bizim evde günde iki saat kitap okunurdu”
*Sanatın içine doğup büyüdüğün için kendini üç ayrı konservatuvardan mezun varsayan Kerem Alışık’ın kastettiği eğitimler ne?
Ailemden başta hayatı öğrendim. Ve bu öğretiyi zevkli kılan öğrendiğim her şeyin sanatla ilgili olmasıydı. En iyilerden en iyiyi öğrendim. Yazmayı, okumayı, düşünmeyi, mesleğin bütün inceliklerini, derinliklerini öğrendim. Benim doğduğum evde yedi yaşından beri günde iki saat okuma saati vardı. Babam veya annem başımda dururdu, istersen okuma! Bu alışkanlık bende hiç kaybolmadı. Mesleğiniz, hayatı insanlara anlatıyorsa, siz, hayatı o insanlardan daha iyi tanımak ve bilmek zorundasınız. O yüzden satın alınamayan şeyleri seviyorum hayatta.
*Kerem Alışık nasıl oldu da önce topun peşinden koştu?
Çünkü futbol topuna sevdalıydım. Zor bir şey böyle sanatçı bir ailenin ortasına, göbeğine düşmek; insanın hayata karşı ödevi yaşamak ama şimdi sen kendini kanıtlamak ve sağlam durabilmek için iki defa yaşamak zorundasın. Dolayısıyla benim futbola ilgim ve yeteneğim çok olduğu için kendimi futbolla kanıtlamayı istedim. O yüzden içimdeki oyunculuk tutkusunu bastırmak zorunda kaldım. Babam bu konuda ısrarcı olsaydı belki çok daha önce sanatın içine karışabilirdim.
Gözleri Türkçe konuşan bir adam
*Baban öldükten sonra oyuncu olmanın sebebi ne?
Oyunculuğa babamın vefatından sonra başlamam, beni hep sanatın içinde görmek isteyen babama birkaç mısra bırakamamam, onun kalbine sanatımla dokunamamam, sanatsal uğraşlarımı hiç bilememesi sinemde kapanmayan bir yaradır. En büyük pişmanlığım ve üzüntümdür. Sevgili Ünal Küpeli, beni babamın cenazesinde TV’da görüp “Fırtınalar” dizisinde oynatmayı düşünmüş, ısrarla hayır dememe rağmen hiç vazgeçmedi. Sonra annemin de beni yüreklendirmesi ile mesleğe adım attım. Sadri Alışık; gözleri Türkçe konuşan bir adam. Kişisel derinliği çok yüksek, çok çarpıcı biri. Filmlerindeki kadar serseri ruhlu, resimlerindeki kadar naif, şiirlerindeki kadar filozof… Kendisine hem dram hem komedi yakıştıran bir yakışıklı. Bir tarafı umut bir tarafı hüzün kokan, insanın doğrudan kalbine ulaşabilen bir adam. Tercüme edilmesi imkânsız. Gerek sesi, gerek beden dili, gerek yüz ifadesi, gerek mimikleri, gerek jestleri, neresinden bakarsanız bir konservatuvar. Yani oyunculuğundaki sıcaklığı ve samimiyeti şairin gün düşlemesi gibi bir aktör. Benim okulum.
“Kalbimin aşk meşk kısmı boş, inşallah orayı da doldururum”
*Annen, baban ve dayılarından sana geçen meziyetler var mı?
Hepsinin çeşitli özelliklerini üstümde taşıdığımı düşünüyorum. Sonuçta ailemizin bir genetiği, bir kodu var. İster istemez onlardan bana, benden oğluma geçen… Hayatımdaki boşluğu doldurmaya çalışarak geçiyor benim bütün zamanım. İlimle, bilimle zihnimi doldurmaya uğraşıyorum. Bir de kalp boşluğuna yer vermemeye çalışıyorum. İnsan sevgisiyle, maneviyatla, inançla kalbimi doldurmaya uğraşıyorum. Sen şimdi o soruyu da soracaksın biliyorum, sen sormadan söyleyeyim. Kalbimin bir tek aşk meşk kısmı boş. İnşallah orayı da doldururum.
“Oğlum yapım tarafını seçti”
*Oğlunla ilişkin nasıl?
Ben babam gibi disiplinli, prensipli, mesafeli, annem gibi yumuşak, hoşgörülü ve sevgisini gösteren bir babayım. İkisinin arasında bir yerdeyim aslında. Gerektiğinde korkutucu, caydırıcı bir tarafım da var. Sadri, şimdi 34 yaşında oldu. Biz Sadri ile arkadaşlığı, dostluğu, abi -kardeşliği, baba-oğul ilişkisinin dozunu çok iyi tutturduk. Sadri’nin de hakkını yemeyeyim. Benim ciğerim ortasında dört damla yaş vardır. Biri dayım der yağar. Biri babam der dökülür. Biri anam der çağlar. Ama birisi hep onadır, hep ona saklanır.
*Dedesinin adını taşıyan oğlun kimin izinden gidecek?
Sadri, SAKM’nin bütün operasyonun başında. Ben de Genel Sanat Yönetmeni olarak onun başındayım. Bu bir babanın evladının başında olması hiçbir zaman hiçbir yerde bitmiyor, görüyorsun işte. Ben oyuncu olmasını çok isterdim ama o yapım tarafında kalmayı tercih etti. Dolayısıyla yolunu seçti.
“Sanat çok güçlü silahtır ama kimseyi öldürmez”
*Çolpan İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu kendi yağıyla kavrulan bir işletme mi?
Aslında tiyatro, kültür merkezi, ödüller, akademi, konservatuvar, her şey ana-oğul kanayan iki yüreğin acısından doğdu. Her çaba başka bir oluşumu doğurdu. Bugün ne kadar doğru yaptığımızı bir kez daha görüyorum. Sanat her şeyin üstesinden gelir, insanı ve hayatı tedavi eder, onarır. İçinde geçmişi, geleceği barındırır. Çok güçlü, kuvvetli bir silahtır ama kimseyi öldürmez. Başarmak için risk de almak lazım; cesaret etmek, sevmek ve çalışmak kadar. Biz de bunca senedir gözümüzü karartarak bunu yapan bir tiyatro topluluğuyuz. Onun için de zor olan şeyler kıymetlidir mantığıyla dünya prömiyerini yapmış ama Türkiye’de ilk defa oynanacak kült eserleri sahneleme cesaretini gösteriyoruz. Özel tiyatroların güçlerinin belli bir ölçüde olduğunu düşünürsek, böyle prodüksiyonlu oyunları, sinematografik tiyatroya hizmet eden oyunları sahnelemek, biraz cesaret, biraz sevmek ve biraz da yüreğini taşın altına koymaktan geçiyor. Maddi bir kazanç beklentisi içinde değiliz. Böyle prodüksiyonlarla bu döngüyü devam ettirebilmenin peşindeyiz. Bu bizim için yeterli.
*Kaç yıldır gençlere destek veriyorsunuz? Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde cast devam eden bir birim mi? Kaç kız, kaç erkek var kadroda?
SAKM olarak 25 yıldır gençlere hizmet veriyoruz. Bazen ister istemez gençlerin içine düştüğü boşluğu görüyorum. Görünce de elimi uzatıp onları oralardan çekip almak istiyorum. İnsanın bir masalı, bir hikâyesi olması için bindiği kayığın devrilmesi lazım. Kayığı devrilmeyenin hikâyesi olmaz. Yani hikâyesi olamayan hikâye olur bu hayatta… Yalnız gençlikten çok umudum var, olduğunu açıklamalıyım. Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde bu istekte, bu çabada, bu felsefede bir sürü gence tanıklık ediyorum. Herkes oyuncu olacak diye bir şey yok şüphesiz. Ama düşünen, soru soran, merak eden gençliğe toplumumuzun ihtiyacı var. SAKM Cast birimimiz devam ediyor. Şu an kadroda 90 kız, 70 erkek oyuncumuz var.
25. ödül töreni bu sene haziranda
Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Oyuncusu Ödülleri son olarak 2019’da sahiplerini buldu. 2020 ve 2021’de pandemi vardı yapılmadı. Pandemi bitti ama ödül töreni dönmedi, niye?
2020-2024 arası pandemi ve deprem nedeniyle yapamadık. Ancak bu sene haziran ayında 25. ödül törenimizi gerçekleştireceğimiz için mutluyuz.
“Şiir kalbin evidir ve kalple yazılır”
*Kerem Alışık’ı anne özlemi mi şair yaptı?
Bir ölçüde öyle diyebiliriz. Yatılı okulda şiir yazmaya başladım. Anneme hasret dolu mektuplar yazarak başladım. Sonra 8 yaşlarında Attila İlhan şiirleri okumaya başladım. Ne şiirin ne romanın ne de hikâyenin okunmadan yazılamayacağını net bir şekilde söyleyebilirim. O yüzden halen şiir yazmaya ve okumaya devam ediyorum. Şiir kalbin evidir ve kalple yazılır. Aynı zamanda sanatın süsüdür. Aslında bu şiirleri ben yazmıyorum kalbim yazıyor. Kalbimin yağmurlarını dindirmeliyim galiba… Çünkü ateş zaten içimizde.
*Vikipedia’ya göre 9 film, 19 dizi, 3 tiyatro oyunu. Doğru mu?
Ben doğrusunu söyleyeyim:12 film, 23 dizi, 16 tiyatro oyunu. Şimdilik!