27 Temmuz 2025 Pazar – Milliyet Pazar – Alice
Oyunculuk ve sunuculuk yaptığı ‘90’ların ortasında, yıldızının parladığı dönemlerde de Özlem Savaş’ın meslek seçimiyle ilgili fikrim aynıydı, bugün de…
Matematik ve fizik alanında TÜBİTAK ödülleri kazanmış, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirmiş parlak bir öğrencinin mesleğini rafa kaldırıp kendini renkli dünyanın büyüsüne kaptırması bence mantıklı değildi.
Genç yaşta yakalanan şöhretin büyüsü, elbette ki bilgisayar mühendisliğine oranla çok daha cazipti. Oysa başarılı bir bilgisayar mühendisi yaş alıp, tecrübe kazandıkça işinde yükselir ve geliri artar ama oyunculuk ve sunuculuk için aynı şeyi söylemek zor. Oyunculukta yaş ilerledikçe şöhret baki kalır ama iş olanakları gittikçe azalır.
Çünkü sektörde iş bekleyen kadın oyuncu çok ama çekilen dizilerdeki yardımcı kadın karakter sayısı sınırlı.
Bu konuda ne düşündüğünü öğrenmek için Özlem Savaş’la röportaj yapmak istedim. Savaş’la Çengelköy’deki Tarihi Çınaraltı Kahvesi’nde buluştuk ve oldukça samimi bir söyleşi yaptık.

Şov dünyasına ilk adımınızı attığınız günü hatırlıyor musunuz? Neler hissetmiştiniz?
İlk sinema filmiyle başladım. Yaşar Alptekin’le “Salıncakta Üç Kişi”yi çektik. O zaman Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyordum, çok hoşuma gitmişti tanınmak ve şöhret.
Oyunculuk mu sunuculuk mu sizin için daha baskın bir tutku?
Oyunculuk.
Neden?
İlk filmimi izlediğimde kendimi hiç beğenmemiştim. Dedim ki “Böyle oyunculuk mu olur?” Her yaptığım işte fazla mükemmeliyetçi davranan biriyim. Bu da beni hep zorladı ve mutsuz etti aslında. “Daha iyisi olmalıyım,” dedim. O zamanlar workshoplar, oyunculuk akademileri falan yoktu. Betül Arım’a dedim ki, “Ben oyunculuk konusunda eğitilmek istiyorum, nasıl yapacağım?” “Gel, Şehir Tiyatroları’nın genç kadrosuna alalım,” dedi. Oraya başladım. İlk oyunumla çok başarılı oldum, çünkü çok çalıştım. O zaman Gencay Gürün’dü Şehir Tiyatroları’nın Genel Sanat Yönetmeni, ilk oyunumdan sonra “Sen çok büyük bir aktris olacaksın. Hiçbir şey bilmeden tiyatroda bu kadar başarılı olmuş bir genç henüz görmedim,” deyip beni kadroya aldı. Çok iyi İngilizcem vardı, yurt dışına gidip geliyor, iyi filmler getiriyor ve oyunları tercüme ediyordum. Bu Gencay Hanım’ın çok hoşuna gidiyordu çünkü beni Batılı ve vizyoner görüyordu.
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunusunuz. Mesleğinizi yapmak yerine niye şov dünyasını seçtiniz?
Oyunculuk tarafı daha hoşuma gitti herhâlde gençken. İyi de para kazanıyordum o dönem. İnsanın elinin çabuk ekmek tutması da önemli bir etken olabiliyor. Evet elimde bir altın bileziğim var ama başlamışken devam ettireyim dedim.
Peki o altın bileziği hiç kullandınız mı?
1994’te mezun oldum ve o tarihten bu yana hiç kullanmadım, çünkü ihtiyaç duymadım.
20 yaşındaki Özlem’e bir cümle kursaydınız bu ne olurdu?
Çok mükemmeliyetçi olmak hayatını kâbusa çevirir.
Özlem Savaş’ın ‘keşke’leri var mı? Varsa, nelerdir?
Var… Mesela kendi mesleğimde olabilirdim. Şişli Terakki’den ve Boğaziçi’nden arkadaşlarım var, onlarla hiç kopmadık. Ara sıra buluşuyoruz. Onlar bana hep, “Bilgisayar mühendisliğini yapsaydın bugün ABD’de bir IBM’in başında falandın,” der. Bunları duyunca da ‘keşke’ eğitimini aldığım işi yapsaydım diyorsun.
O yıllarda şov dünyasının cazibesi mi sarmalına aldı sizi?
O işte de iyi olmaya çalıştım, hayaller kurdum. Başladığım biri işi sürdürmeye çalışanlardanım.
’90’lı yıllarda bilgisayar mühendisliğinin bugün geldiği noktaya ulaşacağını hesap mı edemediniz?
Asla… O zaman Boğaziçi Üniversitesi’nde yeni açılmıştı bilgisayar mühendisliği ve o bölüme ilk giren kız öğrenci benim. Başka kız yoktu…
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirip, o mesleği yapmamak kusura bakmayın ama mantıklı gelmiyor bana…
Boşuna okumuşum gibi algılanabilir ama mesela şu anda Fransızca çalışıyorum. İsviçre’de iki yıl okuduğumda Fransızcam iyiydi. Aradan çok süre geçti ve bu süreçte Türkiye’de hiç kimseyle konuşamadığım için Fransızcam geriledi, onu ilerletmeye çalışıyorum şimdi. Bu bana bir şey kazandıracak mı? Fransa’ya mı gidip yaşayacağım? Hayır, ama bilmek ve kendim için bir şey yapmak mutlu ediyor beni.
“Umut en büyük motivasyonum”
Aşka dair hayal kırıklıklarınız oldu mu?
İki hayal kırıklığım var aşka dair. Biri ilk başlarda yaşadığım bir tecrübeydi. İkincisi de bir evlilik yaptım, korkunçtu, bir ay içinde boşandım.
Şu an hayatınızda biri var mı?
Vardı ama şimdi yok.
Yalnızlıkla aranız nasıl?
Çok severim yalnız olmayı. Çok keyifli. İnsanın kendiyle yalnız kalabilmesi kadar güzel bir şey yok hayatta. Benim meraklarım ve ilgi alanlarım çok fazla, asla kendimden sıkılmayan bir kadınım. Pandemi döneminde bile YouTube’dan sulu boya resim yapmayı öğrendim. Sulu boya resim yapıyorum, güzel de oluyor. Yeni bir şey öğrenmek, yeni bir şeyler deneyimlemek yalnızlığınızla çok ilintili ve çok güzel bir şey.
Sizi her daim ayakta tutan temel duygu ve motivasyon nedir?
Umut… Umut acayip bir şey. Umut bittiği zaman her şey biter hayatta.
“Benden harika Serenay ve Melis’in annesi olur”
Kadın oyuncuların yaşları ilerledikçe dizi ve filmlerde oynama şansları azalıyor. Çünkü projelerdeki yardımcı kadın rolü sayısı sınırlı ama aday çok. Size göre yaş ilerledikçe oynayacak iş sayısının azalmasının yarattığı sorunlar neler?
Türkiye’deki dizilerin genel olarak şekli, şemali belli. Genç kadın ve genç erkek üzerine kurulu işler, diğerleri yan roller. Ben 55 yaşında bir kadınım. Görüntü itibarı ile de Batılı bir kadınım, Doğu’ya çok hitap eden biri değilim. Mesela benden iyi Serenay Sarıkaya’nın annesi olur, Melis Sezen’in annesi olur hem de harika olur. Bak söylüyorum. Çünkü hem tip hem vizyon hem de daha Batılı daha farklı tipler bunlar. Orta Doğu’ya hitap eden esmer güzeli değil daha sarışınlar.
Uzunca bir süre sunuculuk yaptınız. Bugün yeniden program sunma şansınız olsa nasıl bir yapım olurdu bu?
Bilgi yarışması olsun isterdim. Kim Milyoner Olmak İster’i bana sundursalar çok güzel yaparım. Çok istediğim bir şey.
Şov dünyasından, dolaysıyla medyadan uzaklaştığınızda içsel olarak neler yaşadınız?
Şöyle söyleyeyim; alışkanlıklar çok önemli. Bir süre ekran önünde olup sonra olmamak bence insanları büyük bir boşluğa düşürüyor. Bunun için insanların büyük bir çaba içinde olduğunu düşünüyorum. Büyük bir olgunluk gerektiriyor. Bunu yapabilen var, yapamayan var. Ben ekranlarda olmadığım süre içinde illa ki olmalıyım diye düşünmedim. Ama oyunculuk çok emek verdiğim bir iş. Neden oyunculuk kariyerimi devam ettirmeyeyim diye düşündüm. Bu da benim en doğal hakkım.
Gündüz yayınlanan magazin programlarını izler misiniz?
Çok uzun zamandır hiç televizyon açmıyorum neredeyse, bazı şeyleri YouTube’dan takip ediyorum.
“Yetenekli ve akıllı bir kadınım”
Ara verdiğiniz dönemi ve bu kararın nedeni sorsam…
Oyunculukla ilgili istediğim projelerin gelmediği bir dönemdi ve başka bir şey de yapabilirim diye düşündüm. Hayatta her şeyi oyunculuk üzerine kurduğun zaman ikinci veya üçüncü bir işin de olmalı. Ben bunu 20 sene önce düşünüp balık restoranı açmıştım Arnavuköy’de. Bir dizide oynuyorsun dört bölüm sonra kalkıyor, bir sene oturup bekliyorsun. Şöyle düşünüyorum: Yetenekli ve akıllı bir kadınım, dolaysıyla kendi paramı her türlü kazanabilmeliyim. Bir dönem gittim abimin mimarlık şirketinde çalıştım. Boşta olmayı, bir şeyi başaramamayı sevmiyorum.
Çok uzun sürmedi galiba o serüven?
Aileyle iş yapmanın zor olduğunu bilirdim, bunu ben de tecrübe etmiş oldum.
“Dört günüm ciddi sporla, üç günüm 16 saat açlıkla geçiyor”
Güzellik sırlarınız neler?
Spor yapıyorum, haftanın en az dört günü ciddi bir biçimde, 2,5 saat falan. Onun dışında haftada 2-3 gün 16 saat açlığım var. Acayip iyi geliyor bana. Akşam 18.00 gibi yiyorum, ertesi gün 10.00’a kadar sadece su, soda ve şekersiz çay içiyorum.
Estetik konusuna nasıl bakıyorsunuz?
Estetiğe karşı değilim. Her kadının istediği zaman estetik yaptırabileceğine inanıyorum. Belki ben de bir 10 sene sonra biraz çektirir ya da gerdiririm ama şu anda oyunculukla ilgili hayallerim olduğu için yüzüme dokundurtmuyorum.
Gardırobunuzun vazgeçilmezleri neler?
Eşofmanlarım. Çünkü spor giyinmeyi seviyorum. Taytlarım, eşofmanlarım ve tişörtlerim benim vazgeçilmezlerim.
Yeni sezon için bir projede yer alacak mısınız?
İnşallah… Allah kısmet ederse olur. Menajerim ilgileniyor ve doğru proje için beklediğini söyledi. Umarım uzun soluklu bir proje olur, inşallah günün birinde Serenay’ın annesini oynarım.
“Altın Portakal’ı bir oyla kaybettim”
Oynadığınız diziler ve filmlerden “iyi ki içinde yer aldım” dedikleriniz hangileri?
“Abuzer Kadayıf” filmi onlardan biridir. “Altın Portakal”ı bir oyla kaybettiğimi söylediler bana. Bilge Olgaç’ın yönettiği Kadir İnanır’la oynadığım “Umut Hep Vardı” da çok başarılı bir filmdir.
Sektördeki dostluklar gerçekten kalıcı mı?
Bizim sektörde ‘gerçek dostluk’ diye bir şey tabii ki yok. Sektörde ancak ‘tanıdıklar’ var. Tanıdıklarınızla da karşılıklı çıkarlar doğrultusunda ilişkiler olur.
“Ajda Pekkan’ı oynamak isterim”
Size, “İstediğiniz karakteri oynayabileceğiniz bir iş çekeceğiz,” diye bir teklif gelse ne yanıt verirdiniz?
Ajda Pekkan’la ilgili bir film çekilecek olsa onu oynamak isterim.
Şov dünyasında iş yapmaya başladığınız dönemle bugünkü TV kanallarını mukayese edecek olsanız…
İyiye gidip gitmediğini bilemem ama değişip, dönüştüğü konusunda inancım tam. Çünkü ben mesleğe bir süre ara verdim. O kararı aldığımda dünyadaydım, tekrar döndüğümde ise Mars’a inmiş gibi hissettim kendimi. O kadar kısa zamanda o kadar hızlı bir değişim geçirdi ki inanılır gibi değil.

