MİLLİYET – 15 HAZİRAN ÇARŞAMBA 2016 – ALİCE
Yıllar önce Ogün Samast, Samsun’da yakalandığında da benzer bir durum olmuştu. Hatırlarsanız, onu yakalayan polis ve jandarmalardan bir kısmı Hrant Dink’i öldürmekten aranan Samast’ın eline Türk bayrağı verip, onunla birlikte fotoğraf çektirmişti.
17 gündür aranan Atalay Filiz, İzmir’de yakalandıktan sonra polislerin yaptıklarına ne demeli?
Ankara’dan İzmir’e, Atalay Filiz’i yakalamak için gelen ekipten bir polis, “Abi seni tebrik ediyorum, üç sene kaçmayı başardın ya bu memlekette… Sana diyeceğimi bilmiyorum artık” diyerek birlikte çektiği videoyu, İzmir Cinayet Büro Amiri de, üç kişiyi öldürmekten aranan Atalay Filiz’le selfie çektirip, sosyal medyada paylaştı.
Elbette ki binlerce polis arasından birkaç “çürük yumurta” çıkmasını koskoca bir camiaya mal etmek doğru değil.
Ancak hepimizin can ve mal güvenliğini korumakla görevli polislerin, bazı “zanlı”lara gösterdiği bu “ilgi” ve “şefkat”, Emniyet’in haklarında soruşturma açmasıyla geçiştirilemeyecek kadar önemli.
Sonuçta, İzmir’deki polislerin yaptıkları kahramanlık falan değil. Duyarlı vatandaşlar ihbar etmese, “seri katil” kaçmaya devam edecekti.
Emniyet Genel Müdürlüğü, vatandaşın polise olan güvenini ve sevgisini sarsan bu tür vakaların bir daha yaşanmaması için kurum içi eğitimlerini sıklaştırması, emniyet mensuplarını “Sosyal medya maymunu olmayın” diye uyarması şart.
İzmir’deki polis ve amirin bu işgüzarlığı sosyal medyada “hava atmak” için yaptıkları belli çünkü.
BAYRAK RADYO TV’YE TANIDIK BİR TRANSFER
Bizim “Kıbrıslı Meryem” (Meryem Özkurt), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Bayrak Radyo TV’nin (BRTK) Müdürü oldu.
Show TV, TGRT, STV ve Star TV gibi özel kanallarda yönetmenlik, yapımcılık ve yöneticilik yaptığı yıllardan tanıdığım, son olarak görev yaptığı TRT Haber’in İstanbul Müdürlüğü görevinden emekli olan Özkurt, mesleğini artık Kuzey Kıbrıs’ta sürdürecek. BRTK’da, haber, program ve tüm yayınlardan sorumlu müdür olarak görev yapacak Özkurt’a başarılar diliyorum.
AVM’LERDEN ÇIKMAYAN ‘AVM KARŞITI’ ÜNLÜLER!
Meydanı, parkı bol, yolları geniş ve her şehre özel bir mimari olduktan sonra gereği kadar AVM yapılmasına karşı değilim. Yeter ki onlar da belli bir şehir planlamasının parçası olsun…
Her hal ve koşulda AVM’ye karşı olanlar da var… Özellikle de ünlüler arasında… Onların da fikrine saygım sonsuz. Ancak bu ünlüler arasından bazılarında şöyle bir ikiyüzlülük görüyorum:
Hem AVM karşıtılar, hem de AVM’lerde imza günleri, mini konserler düzenliyor, alışveriş bile yapıyorlar.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Her birini, “Şehre saplanmış bir hançer” gibi görenlerin prensip gereği AVM’lere gitmemesi gerekmez mi?
Zamanında Gökkafes’e karşı olanlardan Süzer Plaza’da veya The Ritz Carlton Oteli’deki hiçbir davete katılmayanları biliyorum.
O insanlar “sözünün eri”, ya AVM’lere karşı olduğunu kamuoyuna deklare ettikleri halde son zamanlarda -kitap, albüm imza günleri, mini konser ve söyleşiler adı altında da olsa- birkaç bin lira kazanma uğruna buralarda boy gösterenlere ne demeli?
GÜNÜN SÖZÜ
Düzen bu: Kadın ağlar, erkek bakar. Kadın duyar, erkek duymaz. Kadın sorar, erkek susar. Kadın gider, erkek içer.