MİLLİYET CADDE – 11 EKİM 2013 CUMA – ALİCE
“50. Altın Portakal Film Festivali”nden hangi oyuncuların ödülle döneceğinin fazla bir önemi yok. Aşağıdaki liste, bunu kanıtlar nitelikte…
2012: Anna Andrusenko, Abdulkadir Tuncer.
2011: Devin Özgür Çınar, Erdal Beşikçioğlu.
2010: Nergis Öztürk, Öner Erkan.
2009: Nurgül Yeşilçay, Tayanç Ayaydın.
2008: Özgü Namal, Murat Han.
2007: Sibel Kekilli, Erkan Can.
2006: Beste Bereket Vildan Atasever, Şener Şen.
2005: Tülin Özen, Olgun Şimşek.
2004: Meral Oğuz, Fırat Tanış.
2003: Demet Akbağ, Yeşim Salkım, Altan Erkekli.
“Neyin listesi bu?” diye düşünenleri meraktan kurtarayım hemen. Son 10 yılda Antalya Altın Portakal’da görev yapan jürilerin “En İyi” olarak seçip, ödüllendirdiği kadın ve erkek oyuncular bunlar…
Bu listeyi neden mi yayınladım?
Türk Sineması’ndaki kabuk değişimini ve eskiden Yeşilçam’ın yıldızlarının üst üste ya da birkaç yıl arayla “Altın Portakal”a uzanırken, yenilerin bu şansı bir türlü yakalayamadığını gözler önüne sermek için…
O yüzden Türk Sineması’nın geleceği adına fazla bir önemi yok “50. Altın Portakal Film Festivali”nden hangi oyuncuların “Altın Portakal”la döneceğinin…
Çünkü son 10 yılın verileri de gösteriyor ki, “Altın Portakal” kazanan oyuncular yeni filmler için teklif üzerine teklif almıyor. Aksine çoğu ödül kazandıktan sonra birkaç yıl film çekme şansını bile yakalayamıyor. Sanki birileri, “Altın Portakal’ı da aldın, artık kaybol” diyor onlara…
Büyük bir ihtimalle bu yıl da böyle olacak. Jürinin “En İyi Kadın” ya da “En İyi Erkek” olarak seçtiği oyuncuların “Altın Portakal”da bir daha esamesi okunmayacak. “Uzun Yol” filminin kadın başrol oyuncusu Nil Günal veya “Meryem”in yıldızı Zeynep Çamcı ile “Sev Beni”deki rolüyle Ushan Çakır’ı “50. Altın Portakal”ın “En İyi”leri seçilse, Türk Sineması adına kazanç olmayacak hiçbiri…
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan aldıkları krediden başka sermayesi olmayan yeni yönetmenlerin-artık parasızlıktan mıdır yoksa popüler olandan uzak durma sevdasından mı bilmiyorum-çektikleri filmler festivallerin lokomotifi olduğu sürece de devam edecek bu…
GÖZDE KAN-SU!
Show TV’nin eski Genel Müdürü Haluk Şirin, Show TV’nin eski Program Müdürü Caner Erdem, dizi ihracatçısı İzzet Pinto ve İlbak’lardan biriyle ortak bir şirket kurdu ve ilk işlerini de ATV’ye sattı. “Veliaht” adlı yarışmanın sunucusu da oyuncu Gözde Kansu oldu. Kansu’yu önce Twitter alemi tefe koydu, ardından AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, onu hedef tahtasına yerleştirdi. Sonrası malum!
“Atış serbest” olunca kaleminden kan damlayanlar, bu olayda bile komplo arayacak kadar işi sulandıranlar, durumdan vazife çıkaranlar ve verdikleri kararın arkasında duramayanlar; ne ararsan var! Türkiye’nin geldiği noktaya bakar mısınız?
Başbakan’ın, “Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmedik, etmeyiz” dediği, kamuda türbanın serbest olduğu bir dönemde AK Parti Sözcüsü Çelik’in dekoltesine taktığı Gözde Kansu gitti, yerine Murat Başoğlu geldi. Yaşasın… Hem ATV hem Türkiye kurtuldu!
MARILYN MONROE’NUN SIRRI!
Marilyn Monroe’nun kafatası röntgeni müzayedede satışa sunulacakmış. 30 bin dolardan başlayacakmış açık artırma… Plastik cerrah Michael Gurdin’in arşivinden çıkan ve Monroe’nun bir çene implantı bir de burun estetiği yaptırdığını ortaya koyan bu röntgenin kaç dolara kimde kalacağı 10 Kasım’daki müzayedede belli olacak.
Doktora kaydını “Joan Newman” takma adıyla yaptıran MM, öldüğünde topu topu 36 yaşındaydı. Öleli tam 51 yıl oldu ve kadın hâlâ dünya medyasının gündeminde. Çok merak ediyorum Marilyn Monroe yaşasa bu kadar çok haber çıkar mıydı hakkında?
Yaşasa, 87 yaşındaki eski “seks sembolü”nün bakan olur muydu tarafına? Marilyn Monroe’ya yarım asırdır bitmeyen bu ilginin sebebi şu galiba: Sarışındı, seksiydi, hızlı yaşadı, genç öldü…
GÜNÜN SÖZÜ
“Laf yetiştirmekten kendini yetiştirmeyi unutmuş insanlar var!”