MİLLİYET CADDE – 20 MART 2013 SALI – ALİCE
Amerikalı turist Sarai Sierra’yı öldüren ‘Laz Ziya’nın itirafları, onun hakkında “Casus”, “Uyuşturucu kuryesi” ve “Kocasına sadık olmayan, hafif meşrep biri” diyenleri nasıl hissettirdi acaba?
Amerikalı turist Sarai Sierra’yı öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan ‘Laz Ziya’ lakaplı Ziya T.’nin cinayete ilişkin açıklamalarını, daha doğrusu itiraflarını okudunuz mu? İşte Ziya T.’nin Sarai Sierra’yı öldürme gerekçesi: “Sabah dehlizlerin orada alkol ve tiner aldığım sırada raylarda bir kadın gördüm. Yanına yaklaştım. Öpmek istedim. Bana direndi. Elindeki telefonla burnuma vurdu. Burnum kanamaya başladı. Ben de kadına vurdum ve dehlizin önüne düştü. Dehlizin önüne indim, içeri soktum, bana direndi. Dehlizin içinde tekrar öpmek istedim. Yerden bulduğu taşı kafama vurdu. Canım çok acıdı. Ben de o can havliyle yerden bulduğum taşı kafasına iki defa vurdum. Yarım saate yakın boğuştuk. Daha sonra dehlizden çıkarak uzaklaştım. Kısa bir süre sonra dehlizden hırıltı sesi geldiğini duyunca korktum ve kaçtım.”
Evli olmasına rağmen her önüne gelene ‘mavi boncuk’ dağıtan bir kadın portresi var mı bu itirafta? Yok… Aksine, canı pahasına namusunu savunan bir kadın çıktı Sarai Sierra… Birden polis katilini ararken, Amerikalı kadın hakkında medyada yer alan haberler geldi aklıma.
Sarai Sierra için o günlerde “Casus”, “Uyuşturucu kuryesi” yazanlar, evli bir kadını “Kocasına pek de sadık olmayan, her önüne çıkan erkekle yazışan hafif meşrep biri” gibi takdim edenler, bu itirafları duyunca acaba kendilerini nasıl hissettiler?
İstanbul polisinin, görgü tanığının olmadığı izbe bir ortamda işlenen cinayeti bu kadar kısa sürede aydınlatması elbette ki alkışlanacak bir başarı… Buna rağmen Türk polisinin, Amerikalı birinin cinayetini aydınlatmada gösterdiği üstün çabayı, söz konusu Türkler olunca da gösterip göstermediği elbette ki tartışılmalı. Toplum bu gibi konuları tartışmalı. Ama bunu yaparken, kendini savunma imkanı olmayanlar cinayet kurbanları hakkında, zamanla tümü yalan çıkan iddialar ortaya atanları da toplum aynı şekilde masaya yatırmalı…
BiR TESBiHi EKSiK KIM’iN!
Fırsat buldukça ‘Bild’den ‘The Sun’a, ‘Paris Match’tan Hollywood sitelerine göz atarım. Ülkeleri, yayın dilleri, editörleri ve okur kitleleri farklı sörf yaptığım internet sitelerinin… çoğunun tek ortak yanı var, Kim Kardashian… Sanırsın bu sitelere, ‘her gün en az bir tane Kim Kardashian haberi yayınlama mecburiyeti’yle vermişler yayın izinlerini. İşin mizahı bir yana, o haberlerin yorum bölümlerine baktığınızda ortaya çıkıyor işin gerçeği… Kim Kardashian’ın her haberinin altında onlarca, bazen yüzlerce yorum olduğuna göre, dünyanın pek çok yerinde bayağı ilgi görüyor kendisi. Zaten Twitter’da 17.5 milyon takipçisinin olması da bu ilginin bir başka tezahür şekli. Kim Kardashian’ın fotoğraflarına bakınca ceket giyiş tarzı dikkatimi çekti. Kardashian, genelde giymiyor, külhanbeyler gibi omuzuna atıyor ceketi. Kim, sadece cekette değil; palto, pardesü, kaban giydiğinde de yapıyor aynı şeyi…
CEM UZAN YANLIŞ HATIRLIYOR
İşadamı Cem Uzan’ın, Uzan Grubu’nun ‘batış’ veya ‘batırılış süreci’ne ilişkin Takvim gazetesine yaptığı açıklamalar ilginç… Ancak Uzan’ın geçmişteki olayları yüzde 100 doğru hatırlayıp hatırlamadığına dair kuşkularım var. Nedeni de şu: Cem Uzan, Ergenekon tutuklusu Levent Ersöz’ün tuğgeneral olduğu dönemde Genelkurmay’da aralarında geçen diyalogu aktarırken şöyle bir laf etti: “Kulakları çınlasın, bizim ‘Bir Demet Tiyatro’da ‘Mükremin’in bir lafı vardı. ‘Bu iş beni aşar Cumhur Abi’. Bu beni aşar dedim.”
Yanlış hatırlamıyorsam ‘Bir Demet Tiyatro’da bu lafı eden karakter ‘Mükremin’ değil, elinden telefon düşmeyen ‘Fadıl’dı. ‘Charlie’nin Melekleri’nde ‘Charlie’ hiç görünmüyor ama hiç değilse sesi duyuluyordu. ‘Bir Demet Tiyatro’ boyunca ‘Cumhur Abi‘nin ne sesini duyan oldu, ne de kendini gören. ‘Fadıl’ın sürekli icazet aldığı bir adamdı, ‘Mükremin’le muhatap olmazdı ‘Cumhur Abi’… ‘Fadıl’ın söylediği bir lafı ‘Mükremin’e mal eden Cem Uzan, diğer olayları da böyle karıştırıyor olmasın?
GÜNÜN SÖZÜ
Seni karalayan karşı cinsse, seni elde edemediğindendir. Hemcinsinse, senin elde ettiklerini hazmedemediğindendir. (Marlynn Longston)