MİLLİYET – 21 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ – ALİCE
Nereden bakarsanız sevimsiz bir tablo bu… Müzik dünyasında dört meslek birliği var.
Bu birliklerin hepsi geçen mayıs ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın zorlamasıyla “Ortak Lisanslama Birimi” anlaşması yaptı.
MÜYAP, MESAM, MÜYORBİR ve MSG’nin uyum içinde çalışmaları beklenirken bu kez MÜYORBİR’de “iç savaş” patlak verdi.
MÜYAP’ın son genel kurulu kavgalı geçti. “Mekanikçiler”, “Dijitalciler”den birini dövdü.
MSG’nin genel kurulunda yumruklar konuşmadı, ama ilginç suçlamalar yüzünden tansiyon yüksekti.
MESAM’ı genel kurula mahkemenin atadığı üç kişilik “Kayyum” götürdü.
Müzik Yorumcuları Meslek Birliği’nde (MÜYORBİR) patlak veren “iç savaş” sonunda da benzer bir durum söz konusu.
MÜYORBİR’i olağanüstü genel kurula, mahkemenin atadığı üç üye götürecek. Genel kurula kadar Ahmet Koç’un yerine başkanlığı üstlenen Burhan Şeşen’in yaptığı açıklamaya göre son durum şu:
“Ahmet Koç, önce MÜYORBİR Yönetim Kurulu üyeleri Edip Akbayram, Ali Kocatepe, Onur Akın, Ramazan Kubat (Kubat) ve Burhan Şeşen’in oylarıyla MÜYORBİR başkanlık görevinden alındı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu da, Denetim Kurulu’nun 10 Haziran 2014 tarihli raporuyla Ahmet Koç’a başkanlıktan el çektirildi.
Bakanlık, Koç’un aldığı 144.119 TL’nin usulsüz olduğu gerekçesiyle MÜYORBİR’e iadesine karar verdi ve hakkında suç duyurusunda bulundu.
Koç, bu parayı iade etmediği için hakkında icra takibi başladı.
Mahkeme, birliğimizin üyesi olan ve mahkemede de bilirkişilik yapan Osman İşmen, Metin Özülkü ve Ali Tekintüre’yi MÜYORBİR’in Olağanüstü Genel Kurulu’nu yapmakla görevlendirdi.”
Üyelerin, “Dağıtılan telifler adil değil. Büyük haksızlıklar var” diye yönetimlerden dert yandığı, yönetim kurulu üyelerinin başkanlarını yolsuzlukla suçladığı meslek birliklerine telif ödeyenlerin güveni kalır mı?
Mekanik satışlar bitme noktasına geldi.
Digital satışlardan gelen para, mekanikteki kaybı karşılamaktan çok uzak.
En büyük gelir kalemi TV, radyo, otel ve müzik kullanan işyerlerinin ödedikleri telifler. Müzik pazarını büyütme adına hiçbir şey yapamıyorsunuz, bari “müzik”le “yolsuzluğu” özdeşleştirmeyin.
“EN İYİ FİLM”E CEZA!
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, 10- 18 Ekim arasında yapılacak “Altın Portakal”daki, “Başka festivallere katılanlar başvuramaz” kuralını gevşetti.
Başka festivallerde yarışan filmler bu yıl “Altın Portakal”a katılabilecek.
Ancak başka festivale katılıp orada “En İyi Film” seçilene “Altın Portakal” yasak.
Şaka gibi…
“Sen zaten ‘En iyi’sin, sen bize fazlasın. Biz, başka festivallere katılmış, ama ödül alamamış filmlerin ‘En iyileri’ni seçiyoruz” demektir bu. “Altın Portakal’da sadece başka festivallere katılmamış filmler yarışır” kuralını savunanlar “Biz, sadece bizi tercih edenleri yarıştırıp, ödüllendiriyoruz” diyordu.
Türel’in bu kuralı gevşetirken “En İyi” yi niye kapsam dışında tuttuğunu merak ediyorum.
Bir yönetmen gerçekten “Yılın en iyi filmi”ni çekmişse, bırakın da o yıl bütün festivallerden ödülleri toplasın…
“En iyi”yi ödüllendirmek varken, “Ya benimsin, ya toprağın” mantığıyla cezalandırmak niye?
“EN İYİ 100 TÜRK FİLMİ” ANKETİNE NİYE İLGİ YOK?
77 milyonluk Türkiye, Türk Sineması’nın 100. Yılı nedeniyle “En İyi 100 Türk Filmi”ni seçiyor. Şu ana kadar www.yuzyilyuzfilm.gov.tr’ye girip oy verenlerin sayısı 261 bin… 41 gün sonra bitecek oylamada 14.353 oyla “Hababam Sınıfı” birinci, 3.643 oyla “Yol” onuncu sırada.
Açın magazin sitelerindeki anketlere bakın. Konusu en “eften püften” ankete bile katılanların sayısı “En İyi 100 Türk Filmi” anketinden daha fazla.
“Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm”ü finale kalan 303 film arasından 7 bin civarında oyla 4”üncü yapan “Behzat Ç” hayranları dışında kimse sahip çıkmadı sevdiği filme…
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir ülkede akıl ve sanattan çok, servete değer verilirse, bilinmelidir ki orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır.” (Friedrich Hölderlin)