21 HAZİRAN 2020 PAZAR  –  MİLLİYET  –  ALİCE

“Hastanede çalışan bir doktorun akrabası kuzenime, ‘Gerçek rakamları gizliyorlar. Koronavirüsten ölenler, açıklananlardan katbekat fazla’ dedi.”

Böyle bir iddianın mesnetsiz olduğunu anlamak için benim gibi ille de 40 yıllık haberci olmanıza gerek yok.

Çünkü bilginin kaynaklarından biri “Bozacı” diğeri de “Şıracı”.

Sosyal medyada estirilen bu yalan rüzgârlarına kapılıp, istemeden algı operasyonlarının parçası olmayın diye söylediğimde ve yazdığımda, “sazanlar”dan gelen tepkiler hâlâ duruyor paylaşım yaptığım mecralarda.

Günün sonunda kim haklı çıktı?

İşte size İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuk olduğu Kanal D’deki “Neler Oluyor Hayatta”nın canlı yayınında yaptığı açıklama:

“Sadece salgın döneminde provoke, manipüle edici, milletimizi endişeye sevk eden 12 binin üzerinde hesap belirledik. Bunların bir bölümü yurt dışında, yüzde 60’ın üzerinde FETÖ, yüzde 20’nin üzerinde de PKK hesapları.

Yani aslında bir terörle de sanal âlemde karşı karşıyayız. Bunun bilinci içinde hareket ediyoruz. Vatandaşımızı nasıl sokaktaki kapkaçtan, terörden, asayiş suçlarından korumak için mücadele ediyorsak, aynı şekilde sanal âlemde de tüm birimlerimizle, BTK, savcılıklar, hâkimlikler dahil olmak üzere ortak mücadele sergiliyoruz.”

 

GUPSE ÖZAY’IN SAHTE HESABI

Sosyal medyanın sahtekârlığa ne denli müsait bir mecra olduğuna yalan dolanın gerçeklerden daha çok ilgi gördüğüne bundan daha çarpıcı bir örnek olabilir mi?

Gupse Özay, “O hesabı ben açtım” itirafında bulunmasaydı Instagram’da binlerce insanın takip ettiği @meliksahingozleri adlı hesabın aslında fake olduğu ortaya çıkar mıydı?

Hayır…

Üstelik Gupse Özay, Bartu Küçükçağlayan ve Melikşah Altunbaş’ın sunduğu “Mücbir Sebepler”in canlı yayınına habersizce alınmaktan korktuğu için bu sahte hesabı açtığını itiraf ettiğinde takipçi sayısı 7.000’e yaklaşıyordu, bu satırları yazdığımda ise 9.600’ü geçmişti.

HAYROLA HALİL SEZAİ?

“Tiwitterı (Twitter) sevmiyorum. Instagramı sevmiyorum. Feysbuku (Facebook) bırakalı çok oldu. Buradaki savunulan hiçbir şeye inanmıyorum. (De ve mi ayrı diyeni sevmiyorum) Sanırım çok yalnızım ki bunu buraya yazdım. Biradan da (birazdan) insta’ya foto koyarım. Tmm. (Tamam) Bana yaklaşma.”

Twitter’da bu paylaşımı yapan kişi şarkıcı Halil Sezai…

Demet Akalın’ın sosyal medyadaki imla hatalarını düzelten Güney Koreli Chaby gibi Halil Sezai’nin yazdıklarını düzeltmeye çalıştım, ama sonuç ortada.

Şarkıcının imla hatalarını düzeltmeme rağmen, ne demek istediğini, derdinin ne olduğunu, neyin kafasını yaşadığını anlamadım.

Bilhassa da parantez içine alıp yazdığı “De ve mi ayrı diyeni sevmiyorum”la ne demek istediğini.

Anlayan varsa, Allah rızası için bana da anlatsın.

KADININ KANI YERDE KALDI

Kadına şiddetin ötesinde kan donduran bir olay bu…

46 yaşındaki kadın, 23 yıl önce evlendiği eşinden hep şiddet gördü.

Başını kavanozla yaran, yumrukla burnunu kıran, kaynar suyla kendisini yakan eşinden iki yılda boşandı, ama kurtulamadı. Aileler araya girince boşandığı eşiyle yeniden evlendi, ama huylu huyundan vazgeçmedi.

Şiddetin üstüne bir de aldatma eklenince kadın evliliğini noktalayıp, 22 yaşındaki oğluyla yeni bir hayat kurma kararı aldı, ama eşi buna izin vermedi.

Beş kurşun sıktığı eşini kanlar içinde evde bırakan zorba, eşinin banka kartı ve telefonunu alıp, evden çıktı. Nurtaç Canan, kurşunların vücudunda açtığı yaralardan akan kanla yere şunları yazdı:

“Annem, babam hakkınızı helal edin, üzülmeyin. Beni Ragıp vurdu. Kurtuldum.”

Nurtaç Canan, ölümü “kurtuluş” görse de hâlâ hayatta.

Vuran yakalandı, ağır bir ceza mı alacak?

Hayır.

Göreceksiniz bir kadının daha kanı yerde kalacak.

GÜNÜN SÖZÜ

“Ben şimdiye kadar yürek acısına kulaktan şifa verildiğini duymadım.” (William Shakespeare)