MİLLİYET – 31 EKİM 2014 CUMA  –  ALİCE

“O Ses Türkiye”nin format sahibi Talpa’nın elindeki en yeni ve gözde şarkı yarışması “The Winner is” Türkiye haklarını Uygar Ataş ile Gökhan Şükür’ün sahibi olduğu Promore Prodüksiyon aldı. Şirket, yayıncı kuruluş olarak da Star TV ile anlaştı.
2 Kasım’da elemeleri başlayacak yarışma ocakta ekranda.
30 ülkede yayınlanan ve kanalına iyi reyting kazandıran “The Winner is”in internetten birkaç bölümünü izledikten sonra Star TV Genel Müdürü Ömer Özgüner ve projenin ortaklarından Uygar Ataş’la konuştum. Aldığım bilgiler özetle şöyle:
Star TV’nin “Ve Kazanan” adıyla ekrana getireceği yarışmada 101 jüri üyesi görev yapacak.
Bu jüri üyeleri arasında halktan insanlar, konservatuvar öğrencileri, müzik eleştirmenleri, radyocular ve müzik sektörünün meslek kuruluşlarından temsilciler olacak.
V şeklindeki düzenlenecek jüri bölümünün en önünde müzik dünyasının iki ünlüsü Kenan Doğulu ile Şebnem Ferah “master jüri” olarak oturacak.
Henüz sunucusu belli olmayan yarışmada 101 kişilik jüri, her hafta oylarıyla bir kişiyi birinci seçecek. Sunucu, her hafta finale kalan iki kişiye aldıkları oy oranları belli olmadan önce şu teklifi yapacak:
“İsterseniz bu ikramiyeyi (30 ile 50 bin lira arasında) alıp yarışmaya veda edebilirsiniz. Sesinize güveniyor ve ‘Haftanın birincisi kesin benim’ mi diyorsunuz?”  
Bu şekilde finale kalacak 8 yarışmacı, çeyrek final, yarı finalden sonra 13’üncü haftada finale kalan iki kişiden birinci olan 500 bin liralık ödülün de sahibi olacak.
Star TV bakalım “Ve Kazanan”la Acun Ilıcalı’yla birlikte giden yarışma reytinglerini geri kazanan kanal olacak mı?

RİBERY’YE SALDIRININ SEBEBİ

2,w=985,c=0.bildHamburg’un 3-1’lik skorla Almanya Kupası’na veda ettiği maça damgasını vuran olay, bir taraftarın sahaya girip, Bayern Münih’in Fransız yıldızı Frank Ribery’ye saldırması oldu. Hamburg taraftarının onca güvenliğe rağmen saha içinde 50 metre nasıl koştuğu, rakip takımdan niye Ribery’yi seçtiği belli olmadan, insanlar kararını verdi çoktan. Hamburg Kulübü’nün yapılan saldırıyı kınayıp Ribery’den özür dilediği olaya geniş yer veren Alman basınındaki okur yorumlarının özetle söylediği şu:
“Ribery, Almanya’da bir yabancı ve de Müslüman! Bu saldırı ondan.”
Almanya, “Acı vatan” olmaya devam ediyor demektir o zaman!

DENİZ’İ GÖRÜYOR,   AMA ÇEKMİYORLAR!

Emniyet, Deniz Seki için özel bir tim kurmadı mı? Ağustos ayında, Seki’nin peşine düşen 10 kişilik timin beş yıldır her yerde aranan “Bela” kod adlı suç makinesini yakaladığına dair haberlerçıkmadı mı?
Peki, nasıl oluyor da aylardır gazetelerin, “süpürge” bilmecesindeki gibi, “Çat orada, çat burada, çat kapı arkasında” diye tarif ettiği Seki’yi bulamıyor bu tim?
Ya o öyle bir tim yok, ya aylardır uyuyor o ekip, ya da Seki için bir Bodrum’da, bir Mykonos’ta, birTuzla’da diye haber yapanlar palavra sıkıyor!
Herkesin elindeki akıllı cep telefonuyla gazetecilik yaptığı bir devirdeyiz.
Hal böyleyken Seki’yi görenler niye tek kare görüntüsünü çekmez?
Üç kuruş menfaat için insanların birbirini sattığı bir devirde, polisin aradığı Seki’yi görüp de akıllı cep telefonuyla görüntüsünü çekmeyecek insan kaldıysa, diyecek lafım yok valla!
Üstelik o haberlere göre Seki’yi görüp de “Günün kahramanı ve kazananı” olma şansını elinin tersiyle iten “yurdum insanı” sayısı da bir hayli fazla.
Vallahi inanmakta zorluk çekiyorum bu duruma…

GÜNÜN SÖZÜ
“Her şeye canını sıkma ey gönül; ne bu dertler kalıcı, ne de bu ömür.” (Mevlana)