MİLLİYET CADDE – 26 ARALIK 2015 PAZAR – ALİCE
‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’ başlamadan önce yazdığı ‘Kösem Sultan’ romanını okuyup, bu köşeden paylaştığım Ayça Atçı’yla Tims’in çektiği Star TV’nin dizisini konuştum. Neden mi? Niyetim bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek.
‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’ önemsediğim ve başarılı olmasını istediğim bir proje. Dizi, istenilen reytinge henüz ulaşamadığına göre demek ki sorun var bir yerde.
Kösem’in romanını yazmak için ciddi mesai harcayan Atçı’nın dönemi iyi bilen biri olarak bağımsız bir gözle diziyi değerlendireceğini düşünüp ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’in ‘iyi’ yanları kadar, ‘aksayan’ yönlerini de anlatmasını istedim.
‘Tebrik edilecek işler’
Tims’in iki dev projeyle tebrik edilecek işlere imza attığını, bu sayede tarihi romanların satışının arttırdığını vurgulayan Atçı, şunları söyledi:
“Muhteşem Yüzyıl’da pek görmediğimiz senaryo eksiklikleri ve kopukluklar maalesef bu dizide var. Bu da bir sonraki bölümü merak etmemizi engelliyor. Olayların altını doldurarak ilerleyebilirlerse ortaya muhteşem bir iş çıkacak aslında.
Dönem, tarihin neredeyse en karanlık yanı… Kadınların arasında geçen bir iktidar kavgası var, dışarıda Sipahi ve Yeniçeri isyanları, daha da önemlisi Celali isyanı var. Ahmed, tahta çıktığında 13 yaşında bir çocuk… Sarayda, tarihin en karanlık kadını olan Safiye Sultan var. Dizide, ‘Padişah ölmüş, şehzade ölmüş!’ diyerek eline bıçağını, sopasını alan sarayın kapısına dayandı. Ama diziyi izleyenler bunun sebebini anlayamadı.”
İsyan var, ama niye?
Senaristlerin ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’de havada bıraktıkları ‘isyan’ın ne olduğunu sorduğumda ise Atçı, şunları söyledi:
“Çünkü savaşa gitmeyen Yeniçeri ve Sipahiler halka zulmetmeye başlamıştı. Paşaların, Safiye Sultan’ın, daha doğrusu elinde biraz gücü olan herkesin vergisi vardı. Mahallelere dadanan kabadayılar bile halktan, onları korumak adına vergi alıyordu. Padişah yoksa cenk yok demekti. Zaten 3. Mehmed döneminde yaşanan acı olayların yarası çok tazeydi.
‘Ahmed naif bir padişah’
Bütün bunları bilmeyince siz ne kadar muhteşem bir dekor yaparsanız yapın, oyuncuların takılarını, kıyafetlerini ne kadar özenle seçerseniz seçin hiçbir karşılığı olmuyor. Ahmed, neredeyse çocuk yaşta, sünnetsiz tahta çıkmış, Kanuni gibi sert olmayan naif bir padişah. Eğer onun yaşını izleyiciye hissettirmezseniz, izleyici onunla özdeşleşemez, onu anlayamaz. Okuyucularımdan gelen mesajların tamamında, ‘Romanda kendimizi onların yerine koyduk okurken’ diyorlar. Biz, ‘Hürrem’i izlerken bunu daha derinden hissedebiliyorduk.”
Osmanlı’da ‘Saray’ın ve ‘Harem’in ne olduğu konusundaki bilgim, ‘Resmi tarih’ten ibaret.
O bilgiler ışığında dizide Anastasia’nın sarayda herkese posta koymasına karşın kimsenin ona ‘Destur’ çekmemesini sorduğum Atçı, bakın ne dedi?
“Haklısın. Sarayda herkes elini kolunu sallayarak dilediği her yere gidebiliyor. Harem yolgeçen hanı gibi… Herkes orada! Kösem, sürekli kaçmaya çalışıyor ve nedense etrafta kimsecikler yok. Padişah, Kösem’i görmek için hamama giriyor; yani olmuyor! Senaryo ekibinin bu işi daha dikkatli yapması lazım… Bu bir belgesel değil, tabii ki görseli zengin, izlenebilir bir iş çıkarmaya çalışıyorlar ama dediğim gibi altını boş bıraktığınız bir zemine, yanlış ve kopuk diyaloglarla bir saray inşa edemezsiniz. Tarihi çok iyi bilen danışmanları var ama yalnızca tarihi bilmek hikaye oluşturmaya yetmiyor. Hikaye daha başka bir iştir.”
Kösem’in anne olunca sarayda iktidarı eline geçireceğini anlatan Atçı’ya, Beren Saat‘i Kösem olarak nasıl bulduğunu sordum. Aldığım yanıt şu oldu:
“Beren Saat’in diziye girmesi yepyeni ve güzel bir soluk oldu. Son bölümde özellikle doğru ve sürdürülebilir çatışmalar kurmuşlar. Önceki bölümlerle kıyaslanamayacak kadar düzgün bir iş vardı ortada. İzleyici, Kanuni’den sonra güçlü bir padişah görmek istiyordu, ama Sultan Ahmed, öyle biri değil; naif ve dindar bir çocuk. Bu gerçeği izleyiciye iyi anlatamamışlardı. Son bölümde biraz giderildi bu. Tims, güçlü bir yapım şirketi, tüm bu eleştirileri dikkate almış, gereğini yapmış gibi görünüyor. Zaten ilerleyen bölümlerde o kadar çok şey yaşanacak ki, zor olan başlangıcıydı. Önümüzdeki günlerde diziyi daha keyifle izleyeceğimizden eminim.”