MİLLİYET – 29 EKİM 2014 ÇARŞAMBA  –  ALİCE

CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, polemik yaşadığı Seda Sayan’ın programı kaldırılınca bunu, “Çok şükür” tweet’iyle kutladı. Show TV’nin Sayan’a başka bir program yaptıracağı ortaya çıkınca Nazlıaka’nın bu duruma sessiz kalmasına dikkat çeken bir yazı yazdım. Nazlıaka’ya ‘kötühaber’ başlıklı yazım üzerine Nazlıaka, şöyle bir tweet attı:
“Benim mücadelem kişilerle değil, zihniyetle. Şiddetin ne seyircisi ne de sunucusu olamayız.”
Nazlıaka’nın takipçileri yazımda tek satır hakaret olmamasına rağmen anında bana hakaret, küfür yağdırmaya başladı.
Nazlıaka, takipçilerinin neler yazdığını gördüğü halde müdahil olmadı duruma. Amacınız bana küfür ve hakaret yağdırmaksa başardınız bunu diye yazdığımda ise şu yanıtı verdi bana:
“Siz nasıl 1 milyona yakın Milliyet okuruyla görüşünüzü paylaştınız ben de takipçilerime mevzuyu kendi açımdan yazdım. Neden beni insanları kışkırtmakla itham ettiğinizi anlamadım.”
Nazlıaka’nın yanıtı, HDP Genel Başkanı’nın Kobani için sokağa çağırdığı insanlar Türkiye’yi yangın yerine çevirdikten sonra, “Sokağa çıkın dedik, ama şiddete başvurun demedik” şeklindeki komik savunmasını hatırlattı bana.
Sayın Nazlıaka; uğradığım onca hakaret ve yediğim küfrün müsebbibi sizsiniz.
O yazım nedeniyle beni de ekleyerek size hakaret ve küfreden bir tane Milliyet okuru var mı?
Yok… Olsaydı, onlar adına özür dilerdim sizden.
Milliyet okurlarıyla, takipçileriniz arasındaki fark da ortada.
Sizden de aynı duyarlılığı beklemiyorum, ama şunu bilmenizi istiyorum:
“4. Kuvvet” medyanın popüler kültür yazarı ve TV eleştirmeni olarak benim görevim, sadece iki eşini öldüren birinin değil, kadına şiddet uygulayanların bile ekrana çıkarılmasına karşı olmak.
Milletvekili olarak sizin öncelikli göreviniz ise o katillerin hapisten çıkmasını engelleyecek yasaları çıkarmak.
Ömrünün kalanını hapiste geçirmesi gereken katillerin sokaklarda elini  kolunu sallayıp dolaşmasına ses çıkarmayıp, ekrana çıkmasına tepki göstermek, şovdan başka bir şey değildir.
Yasaların milletvekiline verdiği asli görev “yasama” değil de şovsa, o başka!

‘OFLU HOCA’NIN ŞİFRESİ’ VE ÇAĞAN IRMAK’IN FİLMİ

31 EKİM'DE VİZYONA GİRECEK "OFLU HOCA'NIN ŞİFRESİ"NİN GALASI TORİUM'DA YAPILDI. FİLMDE DOĞANSPOR BAŞKANLIĞI İÇİN KAVGA EDEN OFLU HOCA (..) İLE MÜTEAHHİT AHMET (AHMET VARLI), GALAYA, EŞLERİNİ OYNAYAN OYUNCULARLA KATILDI.
31 EKİM’DE VİZYONA GİRECEK “OFLU HOCA’NIN ŞİFRESİ” FİLMİNİN GALASI TORİUM’DA YAPILDI. FİLMDE DOĞANSPOR BAŞKANLIĞI İÇİN KIYASIYA SAVAŞAN “OFLU HOCA” (ÇETİN ALTAY) İLE “MÜTEAHHİT AHMET” (AHMET VARLI) GALAYA, EŞLERİNİ OYNAYAN OYUNCULAR DİDEM BALÇIN VE BAŞAK DAŞMAN’LA BİRLİKTE KATILDI.

Bu hafta vizyona girecek filmlerden ikisini aynı gün izledim. Adem Kılıç’ın “Sümela’nın Şifresi” ve “Moskova’nın Şifresi”nden sonra yönettiği üçüncü film olan “Oflu Hoca’nın Şifresi”, son yıllarda seyrettiğim en komik Karadeniz filmi.
Cemaate kızıp caminin hocalığını bırakıp fırıncılığa başlayan “Temel”in, “mahalle baskısı”yla Doğanspor Kulübü’nün seçimlerinde “Müteahhit Ahmet”in karşısına aday yapılması üstüne sörf yapan filmde komedi “doz aşımı”! Epeydir hiçbir film bu kadar güldürmemişti beni…
Kanyon’daki galasında izlediğim “Unutursam Fısılda”, klasik bir Çağan Irmak filmi. İki kız kardeşin gençlik ve yaşlılık dönemlerinin iç içe anlatıldığı filmde görünen başrol oyuncularının yanı sıra bir de görünmeyen başrol oyuncusu var, o da Kenan Doğulu’nun imza attığı müzikler. Çağan Irmak’ın galadaki konuşmada yanına çağırıp, onu kutlaması da bu yüzden. Çağan Irmak, ilk kez bir galada annesini de anons edip alkışlattı.

GÜNÜN SÖZÜ
“Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme. Çünkü o sözün sahibinde, onun gibi daha nice düşük söz vardır.” (Hz. Ali)