MİLLİYET CADDE – 11 Haziran 2012 Pazartesi  ALİCE

90’lı yıllarda transfer ettikleri şarkıcılarla gündem oluşturan ne yapımcıların ne de şirketlerin esamesi okunuyor şimdi. 50 milyondan 8-10 milyona düşen albüm satışları sektörün oyuncularını da değiştirdi. Kalan, 20 yıl önce sektörün en küçüğüydü, şimdi liderlerinden biri…

Kalan Müzik’in 20’nci Yıl Konserleri’nden ilkini izledim.
Erkan Oğur-İsmail Demircioğlu, Cengiz Özkan, Leman Sam, Mikail Aslan ile Kardeş Türküler’in sahne aldığı geceyi Olgun Şimşek sundu.
Şimşek, doğallığı, esprileri, Neşet Ertaş taklitleri, söylediği türküler ve danslarıyla geceye damgasını vurdu…
Yıllardır, “Beyazıt Öztürk ve Okan Bayülgen’den başka şovmen gelmiyor ekranlara” diye dert yanan TV yöneticileri, alsın seyretsin Kalan’ın gecesini de görsünler cevheri!
Erkan Oğur ve İsmail Demircioğlu’nun Harbiye Açıkhava’da söylediği türküler Kalan Müzik’in ilk yıllarına götürdü beni…
Müzik dünyasının ‘altın çağı’nı yaşadığı döneme…
O yıllarda müziğin kalbi Unkapanı’nda atıyordu…
Şirketlerden bir kısmı taşındı, bir kısmı kapandı, Plakçılar Çarşısı yalnızları oynuyor şimdi…

Sektör küçüldü, o büyüdü
90’ların başında Türkiye’de yılda 45-50 milyon albüm satıyor, Anadolu’ya kaset götürecek TIR’lar İMÇ önünde kuyruk oluyordu.
Kalan, o yıllarda müzik sektörünün en küçük ve de müziklerini gün ışığına çıkardığı kültürler gibi azınlıkta kalan şirketlerinden biriydi.
Sektörünün büyükleri, rakip şirketin albümü çok satan şarkıcılarını milyon dolarlar verip transfer etmenin yollarını ararken Hasan Saltık, Anadolu’nun etnik müziklerini arayıp, buluyor, taş plaklarda kalan eserleri temiz kayıtlarla günışığına çıkarıyor, arşivlik albümler yapıyordu.

Aradan 20 yıl geçti…
90’lı yıllarda transfer ettikleri şarkıcılarla gündem oluşturan ne yapımcıların ne de şirketlerin     esamesi okunuyor şimdi…
50 milyondan 8-10 milyona düşen albüm satışları sektörün oyuncularını da değiştirdi.
Kalan, 20 yıl önce sektörün en küçüğüydü, şimdi liderlerinden biri…
Çünkü Kalan, diğer şirketler gibi Türkiye’nin sadece 12 rengine değil, korkulan, uzak durulan bütün renklerine sahip çıktı…
20 yılda 600 albüm çıkardı
Saltık, Grup Yorum’a yaptığı     albümler, çıkardığı etnik müzikler     nedeniyle DGM’lerde yargılandı,     ama pes etmedi.
Lazca’dan Kürtçe’ye, Süryanice’den Ermenice’ye asırlardır bu  topraklarda yaşamış kültürlerin müziklerine yatırım yapmayı kendine misyon edindi.
Saltık’ın 20 yıl önce az bilinen kültürleri ve müzik türlerini arşiv halinde toplayıp müzik piyasasına kazandırmak amacıyla kurduğu Kalan, bugün 600 albümlük repertuvara sahip. Sadece etnik ve azınlık müziği yok Kalan’ın arşivinde…
78 devirli taş plaklardaki eserleri müzik dünyasına yeniden kazandıran Kalan, aynı zamanda müzik adına akademik çalışma yapan herkes için en zengin kaynak. Diğer yapım şirketlerinin arşivinde en fazla 2, 3 rengi vardır Türkiye’nin…
Kalan ise Anadolu’nun renk skalası gibidir.
Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Anamur’a bu topraklarda yaşamış her kültürün müzikleri var Kalan’da…
Özetle bunlardır 20 yıldan geriye Kalan!

TOPALOĞLU’NA REKLAM TEKLiFi

Mustafa Topaloğlu’nun ‘Survivor’a ne kadar katkısı olduysa, ‘Survivor’ın da ona oldu…
Anlayacağınız iki taraf da bu yarıştan kazançlı çıktı.
Dokuz hafta kaldığı adadan gelir gelmez arayıp, “Buluşalım” diyen Topaloğlu’yla sonunda bir araya gelebildik.


Masa’dan Nusret’e transfer olan İlkay Ünal da epeydir, “Yeni mekanıma uğramadın?” diye sitem ediyordu, o yüzden Topaloğlu’yla Nusret’te buluştuk.
Nusret’e ikinci gidişim, Topaloğlu’nunsa sıkça uğradığı bir et restoranı, ama öyle böyle değil.
Nusret Gökçe, etlerden öylesine farklı lezzetler ortaya çıkardı ki kısa sürede nam yaptı ve Doğuş Grubu, Nusret’in yüzde 51’ini satın aldı.
Etiler’in arka sokaklarından birinde hizmete giren Nusret, bu hafta Etiler’in ana caddesine çıkacak.
Topaloğlu yemeğe bir iş görüşmesinden geldi. Şimdiye kadar birçok reklam kampanyasının yıldızı olan Topaloğlu, bir ajanstan ünlü bir fast food zincirinin reklamında oynaması için teklif aldığını, parada anlaşırlarsa oynayacağını söyledi.
Topaloğlu’yla buluştuğumuzda saat 17.45’ti ve Nusret’te birkaç masa doluydu.
Saatler 19.30’u gösterdiğinde değil boş masa, boş sandalye     bile yoktu.
Topaloğlu, “Henüz adapte olamadım şehire. Dokuz hafta deniz ve kuş sesinden başka     bir şey dinlemediğim için kalabalık ve gürültüyü kaldırmıyor kafam. Gel başka bir yere gidip,  çaylarımızı orada içelim”  deyince kalktık Nusret’ten…

GÜNÜN SÖZÜ

Akıllı bir erkek, dünyanın en güzel kadınını sevmez.
O, dünyasını güzelleştiren kadını sever.