MİLLİYET CADDE – 10 EKİM 2013 PERŞEMBE – ALİCE
‘Festival filmi’ diye bir şey var. Bu tür filmleri izlerken yönetmenin yarattığı ‘sanatsal derinlik’te(!) kaybolup gidersiniz. Bulmaca çözmek gibidir bu tür filmlerde senaristin ve yönetmenin anlatmak istediklerini çözmek.
Günümüz Türkiye’sinde ‘karakolda işkence’ diye bir sorun var mı? Yok… Peki ‘işkence’ bitti mi? Hayır… “Faaliyet alanım sadece karakollardır” diyen bir canlı değil işkence… Ayrıca ille de fiziki şiddet gerekmiyor işkence için… Kimi zaman işyerinde yöneticiniz ya da patronunuz işkence çektirir size, bazen de izlediğiniz bir filmden hiçbir şey anlamamaktır işkence!
‘Festival filmi’ diye bir şey var. Bu tür filmleri izlerken yönetmenin yarattığı ‘sanatsal derinlik’te (!) kaybolup gidersiniz. Bulmaca çözmek gibidir bu tür filmlerde senaristin ve yönetmenin anlatmak istediklerini çözmek. Zorluğuyla ünlü Cumhuriyet’in bulmacaları bile çocuk oyuncağı kalır ‘Festival filmleri’nin yanında. Çıkışta, sadece ben mi bir şey anlamadım bu filmden kompleksiyle hayatını sinemaya adamış insanlara sorarsın, onların da bir şey anlamadığını öğrenip, yalnız değilmişim diye rahatlarsın.
Bu satırları yazdığım çarşamba sabahına kadar galası yapılan “Sev Beni”, “Uvertür”, “Meryem”, “Cennetten Kovulmak”, “Kısa Film”, “Uzun Yol” ve “Mavi Ring”i izledim. Çarşamba “Kusursuzlar” ile “Kutsal Bir Gün”, perşembe de “Mavi Dalga”yı izledik mi operasyon tamamdır.
Yarışmaya katılan 10 filmden 7’sini seyrettim, “Sev Beni” ve “Uzun Yol” için “İyi” diyebilirim ama henüz “Şahane” diyebileceğim bir film görmedim.
Filmden çıkan çıkana
Aksine, galalarda filmi beğenmeyip çıkan çok seyirci gördüm… AKM’deki galasında en arkada, kapının girişinden izledim Ali Kemal Çınar’ın senarist, görüntü yönetmeni, kurgucu, sanat yönetmeni, yönetmen va başrol oyuncusu olarak görev yaptığı “Kısa Film/Kurte Film”i…
Öğretmenlik yapma şansı varken bunun yerine kısa film yönetmenliğine soyunduğu sırada basur/hemoroidi çıkan, ama parasızlıktan ameliyat olamayan ‘Ali Kemal’in yaşadıklarını anlatan filmin gösteriminde ilginç şeyler oldu…
Basurlu ‘Ali Kemal’in her banyoya girişinden sonra 15-20 kişi terk etti sinemayı… “Ali Kemal” film boyunca beş defa banyoya girdiğine göre hesap edin, “Böyle film mi olur? Bunları mı ‘Yarışma Filmi’ diye izlettiriyorlar bize? Bari adını “Kanlı Basur” koysalardı” diyerek sinemadan çıkanların sayısını…
Filmden çıkanların hepsinin gerekçesi ‘basur’ değildi. Filmin dilinin Kürtçe, altyazıların Türkçe olmasına kızıp çıkanlar da oldu. Yeri gelmişken bir dipnot vereyim bu konuda.
Kürt sineması geliyor
Şu ana kadar izlediğimiz yedi filmden üçünde konuşmaların çoğunun Kürtçe, altyazıların Türkçe olduğunu belirteyim.
“Mavi Ring” filminin gösteriminde de yanımdakiler, “Nedir bu? Fenalık geldi artık yarışmadaki Kürt propagandası yapan filmlerden” diye söylenerek çıktı salondan.
Bildiğim kadarıyla “50. Altın Portakal”da yarışan filmlerden sadece “Meryem” vizyon gördü. 12 kopyayla girdiği gösterimde “Meryem”i üç haftada toplam 12.962 kişinin izlemiş olması, seyircinin filme ilgi duymadığının göstergesi…
“Meryem”den iyi dizi olur
Buna rağmen “Meryem”in İstanbul’daki serüveninden bol reytingli bir televizyon dizisi çıkacağı kanaatindeyim. “Meryem”i dizi yapan çıkmazsa filmde ‘Zeynep’i oynayan Zeynep Çamcı’nın iyi bir dizide iyi bir rol kapacağına eminim.
Aynı gün galası yapılan “Uzun Yol” ile “Mavi Ring” mesajı olan iki film… “Uzun Yol” kadınlara yönelik her türlü şiddeti, “Mavi Ring” ise mahkumlara yapılan kötü muameleyi beyaz perdeye aktardı. İngiltere’de yaşayan Sivas doğumlu yönetmen Nihat Seven “Uzun Yol”da erkeklerin kadınlara uyguladığı şiddeti naif bir dille anlattı. Yönetmen Ömer Leventoğlu, senaryosunu Bayram Balcı’yla birlikte yazdığı “Mavi Ring” filmindeyse fiziki ve manevi işkenceyi en sert haliyle yansıttı.
“Uzun Yol” fena bir film değil, ama gereğinden fazla uzun… Nil Günal’ın filmde ödüllük bir performans sergilediğini de belirtmeliyim.
GÜNÜN SÖZÜ
“İnsanlara, onları size nankörlük yapmaya mecbur bırakacak kadar büyük iyiliklerde bulunmayın.” (Balzac)