MİLLİYET CADDE – 13 EYLÜL 2013 CUMA – ALİCE
Yayından önce ilk bölümünü seyrettiğim “Kayıp” dizisinin iyi iş yapacağını düşünüyorum. Başrol oyuncularından Dolunay Soysert adeta döktürüyor, Mete Horozoğlu senaristten tüyo almışçasına rolünün hakkını veriyor…
Kanal D’de bu akşam başlayacak “Kayıp” dizisinin ilk bölümünü Doğan TV Holding’in CEO’su İrfan Şahin’in özel bir mektup eşliğinde gönderdiği DVD’den izledim. Şahin’in, “3.5 yıldır üzerinde çalıştığımız bir proje” diye not düştüğü polisiye, gerilim, dram ve entrikası bol dizinin başrol oyuncuları Mete Horozoğlu, Aslı Enver, İlker Kaleli, Kaan Taşaner, Dolunay Soysert, yönetmeniyse Zeynep Günay Tan.
Son sezonuna kadar “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”yi kaçırmadan izleyen eşimle seyrettik ilk bölümü. Eşim, “Çok fazla gerilim var, beni sarmadı” dedi ama çocukları fidye için kaçırılan zengin karı kocanın yaşadıkları gibi çok bildik başlangıç öyküsüne rağmen, alt metinleri, yan hikayeleriyle “Kayıp”, bana iyi iş yapacak bir dizi gibi geldi.
Baba şoke oluyor
Holding sahibinin oğlunu kaçıranlar, çocuğun fidye bedelini babanın belirlemesini istiyor. Baba, önce “200 bin” diyor, son olarak da “350 bin” rakamını telaffuz ediyor. Baba, fidyeyi ödüyor ama oğlunu alamıyor. Çünkü fidyeciler, “Oğluna biçtiğin fiyat, onun bir parmağı etmez” diyerek babayı şoke edecek bir şey yapıyor.
İlk bölümünden anladığım o ki “Kayıp”, zengin bir ailenin çocuğunun kaçırılma olayından çok aslında insanların çok para kazanma, sınıf atlama, daha yüksek makam ve mevki uğruna neleri ıskaladıkları ya da “kayıp” ettiklerini de anlatan bir dizi…
Oyunculuğunu beğendiğim Dolunay Soysert’in dizide adeta döktürdüğünü, Mete Horozoğlu’nun senaristten tüyo almışçasına “leb” demeden “leblebi”yi anlayan “dedektif” görünümlü eski polis, yeni avukat rolünün hakkını verdiğini, dizide sosyal medyanın diline dolayacağı bazı hatalar olduğunu da vurgulamadan geçemeyeceğim.
AYDA 9.99 LİRAYA 25 MİLYON ŞARKI
Müzikte bir dönem kapanıyor. Artık yakın gelecekte “nostalji” yaşamak isteyenler dışında müzik albümlerini CD’ye basan kalmayacak. Müziğin ticareti artık tezgahlarda, raflarda değil sanal alemde yapılacak. Online müzik şirketlerinden isteyen parasını verip albüm indirebilecek, isteyen abone olup istediği şarkıyı dilediği yerde dinleyecek.
Yıllarca internet sitelerinden bedava müzik dinlemeye alışmış insanları paralı sisteme adapte etmek kolay mı? Müziğin meslek örgütlerinin bile sözleşme imzalamak için aylarca düşündüğü Türkiye’de hiç de kolay değil online müzik şirketlerinin işi…
182 ülkede faaliyet gösteren Deezer’ın söz yazarı ve bestecilerin temsilcisi MESAM ve MSG ile anlaşması bile aylar aldı.
Deezer Türkiye’nin Genel Müdürü Selen Zorlu’yla Kanyon’da buluştuğumuzda oldukça mutluydu, çünkü iki meslek birliğiyle imzayı o gün atmışlardı.
Deezer’ın artık Türkiye’de abonelerine hizmet vermeye başladığını açıklayan Zorlu, şunları söyledi: “Repertuvarımızda 25 milyon şarkı ve iki tür aboneliğimiz var. Ayda 4.99 liraya sabit bilgisayardan, 9.99 liraya da cepten ve her türlü aplikasyonla insanlara sınırsız şarkı dinleme olanağı sunacağız. Bizdeki videoların altında kaç kez dinlendiğine dair sayaç olmayacak, ama en çok dinlenen şarkıların listesi olacak. Repertuvarı bizde olan her şarkıcıya, hayranlarına her türlü mesajlarını iletebilecekleri sayfalar sunacağız.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Bırak istediğin kadar çıkmaz olsun sokaklar, duvardan atlamayı da bilir çıkmak isteyen insanlar.”