MİLLİYET – 17 EKİM 2014 CUMA  –  ALİCE

Cep telefonum çaldı; baktım ekranda 0 850 5325427 yazıyor. Alo der demez, karşıdaki konuşmaya başladı:
“Garanti Bankası Kredi Kartları Sigorta Bölümü’nden arıyorum, Ali Eyüboğlu ile mi görüşüyorum?”
“Evet, buyrun benim”.
“Biliyorsunuz, sigortalı kredi kartı müşterimiz olduğunuz için bankamız sizden her ay özel sağlık sigortası payı kesiyor. Dört yıldır sizden prim tahsilatı yapılmasına rağmen bu sağlık sigortasını hiç kullanmadığınız için yasa gereği kesilen parayı hesabınıza iade işlemini yapacağız.”
Banka, 950 lira iade edecekmiş hesabıma!
Banka kayıtlarındaki cep telefon numaramı, ev adresimi, 5406 ile başlayan kredi kartımın son dört hanesini söyleyen kişi, ardından o kartın son kullanma tarihini sordu. Bankacı(!), kredi kartımın arka yüzündeki üç haneli güvenlik numarasını sorunca içime kurt düştü.
Nereden bileyim beni bankadan arayıp aramadığınızı deyince yanıtı şu oldu:
“Kurumsal numaramızın görünüyor olması lazım ekranınızda. İsterseniz o numaradan arayabilirsiniz beni. İsmim Gürkan Canbolat. Dahili numaram da 4506.”
Telefonu kapatır kapatmaz beni aradığı numarayı çevirmeye başladım ki “kapı duvar”!
Hemen Garanti Bankası’nı arayıp, durumu ilettim. Karşıma çıkan görevlinin özetle söylediği şuydu:
“Maalesef banka bilgilerine bir şekilde ulaşan çeteler var. Ancak ellerindeki bilgiler, hesaplardan para çekmek için yeterli değil. Kart sahiplerini arayıp, o eksik bilgileri ele geçirmek için önce ellerindeki bilgileri söyleyip, güven telkin ediyorlar. O bilgileri alınca da hemen harekete geçip, hesaptan istedikleri çekimi yapıyorlar.”
Ne olur ne olmaz diye Garanti kartlarımı iptal ettirdim.
Bugüne kadar hep alacakları için arayan bankacıların, durup dururken 950 lira iade etme gerekçesiyle arıyor olması inandırıcı gelmedi bana…
O yüzden düşmedim bu tuzağa!
Aman dikkat!
Siz siz olun, ekranda görünen numaraya inanmayın ve bu sahtekârların tuzağına düşmeyin.

BERNA LAÇİN BİLE” NE DEMEK?

O saatlerde bir iş yemeğinde olduğum için Show TV’de yayınlanan Letonya – Türkiye maçını izlemedim. O yüzden Show TV’nin maçta yorumculuk yaptırdığı Fatih Altaylı’nın performansı hakkında bir şey diyemeyeceğim. Avrupa Kupası’nın Türkiye yayın haklarını eline alan Ciner Grubu nereden kazanacak o maçlara verdiği parayı?
Reklamdan.
Televizyonculuk, “Ne kadar reyting, o kadar reklam geliri” üstüne kurulu bir iş olduğuna göre yapılacak şey belli:
Reytingi artırmak için tüm imkânları seferber etmek.
Altaylı’ya futbol yorumculuğu yaptırılması da bana göre, bu hedefe hizmet eden bir hamle. Dün Habertürk’ün iki yerinde vardı bu mevzu. Köşesinde, bu konuyu da yazan Altaylı’ya Habertürk Spor’da yarım sayfa yer ayırdı. Benim bildiğim söyleşi kişiler arasında olur, ama bu söyleşide taraflardan biri Habertürk Spor Servisi, diğeri Altaylı’ydı.
Spor Servisi, Altaylı’ya bakın ne dedi?
“Berna Laçin bile sizinle dalga geçmiş.”
“Berna Laçin bile” mi?
Sizin ülkenin milli maçını istediğiniz kişiyi yorumlatma hakkınız var, ama ünlü bir “bağyan” olan Berna Laçin’in yok, öyle mi?

GÜNÜN SÖZÜ
“Aynı anda hem savaşa hazırlanıp, hem de savaşı önleyemezsiniz.” (Albert Einstein)