21 Nisan 2024 Pazar – Milliyet Pazar – Alice
Ebru Cündübeyoğlu ile ilk röportajı yaptığım 90’lı yıllarda Uludağ Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirmek üzereydi, bunun için alttan bir dersi geçmesi şarttı. İktisat öğrencisi Cündübeyoğlu, para gibi dersiyle de arasının iyi olmadığını söyleyince röportajı öyle bir manşetle verdim.
Cündübeyoğlu, gecikmeli de olsa yüksek öğrenimini bitirdi, evlendi, çocuk da yaptı kariyer de… O yıllarda bekar, bugün 19 yaşında bir kız annesi olan Cündübeyoğlu, manşete taşıdığım sözü yüzünden bakın nasıl bir bedel ödedi:
“O röportajın başlığını ‘Para ile arası yok!’ diye attığın için o dersten geçemedim. Para dersimizin hocası, ‘Sen biraz daha gel Cündübeyoğlu, iyi reklamımızı yapıyorsun’ dedi. Ali Abicim senin yüzünden iki sene geç bitirdim üniversiteyi.”
Cündübeyoğlu’nu mağdur eden belli ama kabak yine söyleneni yazan gazeteciye patladı!
Hâlâ parayla arası olmadığını söyleyen Cündübeyoğlu bu haftaki konuğum.
■ Şarkıcı olarak sahneye çıkmaya başladığın BirAzSolist projesi nedir?
Çok seneler önce yazdığım bir projeydi. Teyzemden (Söz yazarı Seda Akay) dolayı müzik camiasına uzak değilim. 2013’te de “Sevdiğim Şarkılar” adlı bir albüm çıkarmıştım. Hayatımın çok keyifli bir süreciydi. Sonra da single’larla devam ettim. Herhangi bir beklentiyle yapmadım bunları, keyif aldığım için yaptım. Sonra bunu sahneye de taşımak lazım deyip bir şeyler yazmıştım, ama olmamıştı. Şimdi teklif gelince Gergedan Yapım ve tiyatro ekibiyle birlikte yola çıktık. Orkestrayı kurduk, repertuvarı belirledik. İki oyuncu arkadaşım var, onlarla konuşmalar, atışmalar ve şarkılarla güzel bir sahne projesi BirAzSolist. Evet; sahneye çıkıyorum artık.
■ Uludağ Üniversitesi’nde Ebru Cündübeyoğlu’na meziyetlerini kademe kademe devreye sokması mı öğretildi? Önce sunucuydun, sonra dizi, sinema, tiyatro oyuncusu oldun, ardından şiir kitabı çıkardın, roman yazdın. Albümün, single’ların var ve artık sahnelerde solistsin. Müzik eğitimi nereden?
Albüme çalışırken şan dersleri aldım. Meslek hayatım 32 yıl oldu. Neredeyse 1999’dan beri sahne üstündeyim. Şan eğitimlerimi zaman zaman sürdürdüm. Bendeki meziyetlerin hepsi zaten bir sanatçının, sahnedeki bir tiyatrocunun şarkı söylemesi, dans etmesi işinin gereği. Sanatçılık tek başına lafları ezberleyip, söylemekle olmuyor. Sürekli kendini geliştirmen gerekiyor. Ben de 32 yıllık meslek kariyerimde her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ettim. Yazma konusuna gelince o hep vardı bende. Meziyetlerimi parça parça sunmadım, ben hep böyleydim. Hep bunları yapıyordum. Belki insanlara ulaşması parça parça olabilir.
■ Epeydir dizilerde yoksun. Rol mü gelmiyor, gelenleri sen mi beğenmiyorsun?
Rol gelmiyor… İstediğim rol gelmiyor… Bekliyorum…
■ “İstediğim rol” derken kastettiğin nedir?
Senaryoyu okuduğumda seyircinin sevebileceği, beğenebileceği, benim de ruhen kabul edip sevebileceğim rolleri kastediyorum. Televizyonda görünmek adına gelen her rolü, her teklifi kabul eden biri değilim. Öyle bir telaşım ve beklentim yok. Yaptığımın düzgün bir iş olmasını istiyorum. Çünkü çok emek veriyorum. Meslek hayatım boyunca hep bunu önemsedim. Güzel bir şey yapmak istiyorum, o yüzden de bekliyorum.
“Kızım da oyuncu olacak”
■ Anneniz Hülya Cündübeyoğlu 1970 Türkiye Güzeli, siz 1993 güzeli, 19 yaşındaki Duru Mete, aile geleneğini sürdürecek mi?
O eski bir gelenek, hiç gerek yok. Annem de dördüncü güzeldi, ben de… Demek ki bizde dördüncü güzel geni var!
■ Kızınız, “Güzellik yarışmasına katılıp ikinizden de daha iyi derece alacağım” demiyor mu?
Yok yok, hayır… Sahne sanatları okuyor Bilgi Üniversitesi’nde. Meslek olarak uzak bir yere düşmedi. Güzellik yarışmaları da eski tadında ve kariyerinde değil. Eski saygınlıkları ve popülariteleri de yok. Duru’nun da öyle bir niyeti yok.
Niyeti ne peki?
Oyuncu olacak.
“Mutluluk kasıma iyi baktım, o da bana!”
■ Tanışıklığımız o kadar eski, 90’lı yıllardaki fiziğin nasılsa bugün de aynı. Neye borçlusun bunu, genlerine mi, yaşam tarzına mı?
Teşekkür ederim Ali Abi. Tabii ki genetiğin de etkisi vardır ama ben de hayat tarzı olarak elimden gelen özeni kendime gösteriyorum. Bir şeyleri severek yapmak çok önemli. İşimi çok seviyorum, o yüzden kiloma, sağlığıma dikkat ediyorum. Yürüyüşümü, sporumu yaparım. Biraz da hayat felsefesiyle ilgili bu.
■ Bardağın dolu tarafına bakıp, boş yanını görmemek gibi bir şey mi bu?
Evet… Kas geliştirmek için spor yaparsınız ya mutluluk kası diye bir şey var ve ben de ona yatırım yapıyorum. Mutluluk kası için çalışıyorum. İyiyi konuşursan iyi olacağını, sevgiyle bakarsan sevgi alabileceğini düşünüyorum.
■ Son yıllarda birçok ünlü İstanbul’dan kaçtı. Böyle bir düşüncen var mı?
İleride ne olur bilemem ama İstanbul’da çok mutluyum. Denize yakın her yerde yaşayabilirim. Büyük şehirlerde yaşamak bazen insanları bunaltıyor, o yüzden kaçmak istiyorlar. Ama nereye kaçarsan kaç kafan seninle geliyor. Önemli olan kafanı rahatlatmak. O zaman her şehir sana güzel gelir.
“Şarkılarımı bilen biliyor, dinliyor”
■ Senaryoyu okuduğunda ne ararsın, neye göre karar verirsin?
Okuduğumda öncelikle oyuncu olarak beni tatmin edecek rolü arıyorum. Oynamak istediğim, iştahımı artıracak, akıllıca yazılmış şeyler arıyorum.
■ Kaç dizin oldu?
Hiç saymadım.
■ Kaç sinema filmi?
“Kocan Kadar Konuş”, “Çakallarla Dans 6” ve “Hititya” var. Çok fazla filmde oynamadım.
■ Tiyatro oyunu?
Bunları sayı olarak aklımda tutmadım, zor yerlerden soruyorsun. Hiç saymadım.
■ Röportajlarımda bunları ısrarla sormamın tek nedeni, Google’daki bilgilerin güvenilir olmaması.
Benim için yazılanların çoğu doğru. Bazen saçma sapan şeyler de oluyor, konuk olduğun yerleri de dizi diye yazıyorlar ama Wikipedia’da benim için yazılanlar doğru, çünkü yanlışları düzelttirdim. Tiyatro oyunlarım “Çalıkuşu”, “Kibarlık Budalası”, “Yalandan Kim Ölmüş”, “Fehmi Paşa Konağı”, “Müziksiz Evin Konukları” ve “Ölü’n Bizi Ayırana Dek”.
■ Stüdyoya girip kaç şarkı okuyup albüm ve single olarak çıkardın?
Bir albüm çıkardım onda 13 şarkı vardı. Single’larım var. Şimdi teyzem “Seda Akay Şarkıları” diye bir albüm çıkaracak, onda da bir şarkı okudum. Tiyatro için yaptığım “Palavra” diye bir şarkı var. Bayağı şarkım var.
■ Onların da sayısı belli değil mi?
Spotify’da, iTunes’da hepsi var.
■ İkisinin de abonesi değilim, sen söyler misin?
Esas mesleğim oyunculuk ama yanı sıra bu tarz işleri de sevdiğim için yaptım. Türk Sanat Müziği şarkılarımı doktorların ameliyatlarda dinlediğine dair bir bilgi gelmişti bana. Sanıyorum soft söyleyişimden şarkılarım doktorlara ameliyatta iyi geliyor. Bilen biliyor, dinliyor. Dinlemek isteyen dinlesin, saymak isteyen saysın.
“Yaptığım en önemli şey TEDx konuşmam”
■ İyi ki yaptığım dediğin neler var?
Hayatta iyi ki yaptım dediğim şey TEDx’te disleksi üzerine yaptığım konuşmam. ‘Disleksi Öğrenme Güçlüğü’ konulu konuşmam pek çok aileyi aydınlattı. Hâlâ her okul döneminde o videomu çocuklara dinlettiriyorlar. Hayatımda yaptığım en önemli iş o olabilir. Çünkü bununla ilgili çok geri dönüş aldım, çoğu aileye ve çocuğa iyi geldiği, bilmedikleri bir konuda o konuşmamla bilgilendiklerini söylediler. Bu benim gerçekten gurur duyduğum işlerden biri. İyi ki yapmışım.
■ Disleksi olduğunu 40 yaşında öğrendin, nasıl oldu bu?
Kendimi bildim bileli nörobilimle ilgili şeyler okuyorum. “Ferda” romanımda da Alzheimer hastası bir kadını yazdığım için de beyin konularını çok araştırdım. Bu konuda çok yayın okuyunca disleksi olduğumu anladım.
■ Kariyer planın neydi? Hedeflediğin yerde misin?
Çok iyi bir yerde olduğumu düşünüyorum. Gösterilen ilgi, sevgi, saygı doğru işler yaptığımın göstergesi. Demek ki iyi bir kariyer yapmışım. Sevenim çok.
“İkinci romanımı yazıyorum”
■ 2005’te ilk şiir kitabını, 2019’da ilk romanını çıkardın, devamı gelecek mi?
Şu anda bir roman projem var, yazıyorum. Yazmak çok zamanımı alıyor, çünkü kapanıp yazabiliyorum. Tiyatroydu, işlerdi derken yazı işi biraz zaman alıyor. Bir acelem de yok. Bir tiyatro oyunu yazdım çocuk oyunu, bir film yazdım. Hep yazıyorum yani…
■ Bu kadar iyi yazan biri Instagram postlarına niye hiçbir şey yazmıyor?
Orası okuma yeri değil ki!
■ O zaman niye 10 paylaşımdan birinin altına döktürüyor 9’una bir sözcük veya bir cümle yazmıyorsun?
İçimden gelince yazıyorum demek ki, ama çok okunmuyor. Orası o kadar hızlı geçilen bir yer ki, insanlar 15 saniyelik hikâyeleri bile hemen geçiyor. Çok hızlı bir akış var Instagram’da, okumalar çok azaldı. Ama bazen kitabımla ulaşamadığım kadar insana oradan ulaştığım oluyor şiirlerimle. Çok okuma yeri değil orası, ara sıra bir – iki bir şey yazmak yetiyor.
■ Sunucu, yazar, şarkıcı, sinema, dizi ve tiyatro oyuncususunuz. Bir form doldururken ‘meslek’ bölümüne ne yazıyorsun?
Sanatçı… Hepsini kapsıyor çünkü. Bunların içinden para kazandığım meslek, profesyonel olarak yaptığım oyunculuk.