8 AĞUSTOS 2019 PERŞEMBE –  MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

Oyuncu ve yazar Zeynep Kaçar’ın attığı bir tweet, dikkatimi çekti. Neden mi? Çünkü yazdığı şuydu:
“Son altı ayda, televizyonda yayınlanacak iki işi, karakter dayak yiyor diye reddettim. Kadını dayakla özdeşleştiren işlerde olmayı istemiyorum. Sansür gelecekse, kadın dövmenin olağanlaştırılmasına gelse ya…”

Herkes özgür
Kaçar’ın da her oyuncu gibi, istemediği işi reddetme hakkı var mı?
Var…
Bir oyuncunun önerilen rolü sevmesine rağmen; proje, yapım şirketi, çalışma şartları gibi gerekçelerle  “Hayır” deme özgürlüğü var mı?
Oyuncunun maddi durumu uygunsa “Hayır” der, başka projeler bekler.
Ancak Kaçar’ın iki işi reddetme gerekçesi olarak gösterdiği, ‘dizilerin kadınları dayakla özdeşleştirdiği’ vurgusu tartışmalı. O yüzdendir ki, Kaçar’ı destekleyenler gibi, eleştirenler de oldu.
Türkiye’de film ve dizilerdeki karakterlerin, izleyenleri etkisi altına alıp, onlar gibi davranmaya başladığını iddia edenler var, ama bunu destekleyen akademik çalışmalar yok.

Anayasaya aykırı
Hâl böyleyken, bir oyuncunun bazı dizileri günah keçisi ilan etmesi kadar, “Sansür gelecekse, kadın dövmenin olağanlaştırılmasına gelsin” talebine ne demeli?
Dizilerin kadına şiddeti anlatış biçimini elbette ki eleştirebilir. Ancak sevmediği diziler için anayasamızın yasakladığı sansürü savunmak, bir oyuncunun yapacağı iş mi?

DİZİLERE SANSÜR İSTEYEN OYUNCU

TEMATİK KANALLARIN  SEYİRCİSİ NİYE ARTTI?

Kuaförlerde genelde müzik kanalları izlenir. Kuaförün semtine göre de kanal değişir. Ataşehir’de ilk kez gittiğim kuaförde de tematik bir kanal (DMAX) açıktı ve ‘Nasıl Yapılmış?’ yayınlanıyordu.
Kuaföre sebebini sordum, aldığım yanıt şuydu:
“Artık izlerken veya dinlerken beni yoranları değil; bir şeyler öğretenleri tercih ediyorum. Müşteriler de memnun.”
Kuaförler ve kahveler, toplumun yeni trendlerinin en iyi anlaşıldığı yerler. Türkiye’de televizyonların reytingini ölçen TNS’nin verilerine baktığınızda da, seyircinin tematik kanallara yönelişi söz konusu. Aslında, organik ve doğal ürünlere olan ilginin, televizyon programlarına bir yansıması bu…
Beslenme konusunda organik ürünleri tercih edenlerin, doğayı ve hayatın gerçeklerini anlatan yapımlara ilgi duyması çok doğal. Çünkü TV izleyicisinin bir kısmı, reyting için kurgulanan programlardan yoruldu. İzleyiciye, aidiyet kurduran yapımlara ilginin artmasının sebebi bu…

PEOPLE ARAŞTIRIYOR  ATASOY YORUMLUYOR

Kanallar arasında gezinti yaparken ABD’li televizyoncuların, kayıp insanlar ve faili meçhul cinayetleri aydınlatmaya çalıştığı programlara rastladığım an, kumandayı bir kenara bırakıp, izlerim. Digiturk, o kanalları çıkardığından beri TLC’deki benzer yapımlara bakıyorum rastladığımda…
TLC Türkiye, ‘People Dergisi Araştırıyor’ programına, ülkemizde adli tıp konusunda en ünlü akademisyeni dahil etti. ‘Sevil Atasoy ile People Dergisi Araştırıyor’, ekimden itibaren ekranda olacak.
ABD’nin ünlü dergilerinden People ekibinin hazırladığı programa, olay yeri inceleme, kriminal laboratuvarların gelişmesi ve DNA analizlerine katkısı nedeniyle birçok ödül sahibi Prof. Dr. Sevil Atasoy, bakalım analiz ve yorumlarıyla nasıl bir katkı sağlayacak?

DİZİLERE SANSÜR İSTEYEN OYUNCU


BU YASAK BİZDE OLSAYDI!

Roma Belediyesi, şehrin ünlü İspanyol Merdivenleri’nde oturmayı yasakladı. Roma’yı ziyaret eden turistlerin en çok uğradığı ve fotoğraf çektirdiği yerlerin başında gelen İspanyol Merdivenleri, artık sadece transit geçişler için kullanılacak. Uygulamaya sanat eleştirmeni ve Forza Italia Partisi Milletvekili Vittorio Sgarbi’den başka tepki gösteren çıkmadı. Böyle bir yasak Türkiye’de olsaydı, acaba bu bizde ve dünyada nasıl karşılanırdı?

GÜNÜN SÖZÜ
“Ne çok gülmüşümdür, içinde binlerce kötülük bulunan, ama kendini iyi zanneden zayıflara…” (Nietzsche)