26 Şubat 2022 Cumartesi  –  Milliyet Cadde  –  Alice

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonucu çıkan savaşın başta çocuklar olmak üzere insanlara yaşattığı acıları içimiz yanarak izliyoruz. Savaştan ekranlara ve sosyal medyaya yansıyan her fotoğraf ve video yürek yakan türden…

Kiev’deki bir hastanede yeni doğan bebeklerin indirildikleri sığınaktaki halleri insanlık ayıbı… İlkokul çağındaki bir kızın orduya katılan babasıyla vedalaştığı video’daki birbirlerine sıkıca sarılıp hıçkırarak ağlamaları yürekleri dağladı.

Şehirlerine bombalar yağarken daha güvenli bölgelere gitmek isteyen binlerce insanın sıkışan trafikteki çaresiz bekleyişi, evlerini terk edip metro istasyonlarına sığınan ailelerin yüzlerindeki korku, endişe… Evi bombalanınca yaralanan yüzü sargılarla kapatılan bir öğretmenin, “Savaşlar hakkında şiirler yazdık, tarih olarak okuduk, ama böyle bir şeyin benim hayatımda gerçekleşebileceğini düşünmezdim” demesi…

Savaşta öldürülen Ukraynalı bir askerin cep telefonunu arayan annesine, onu öldüren Rus askerinin cevap vermesi… Yok böyle bir acı! ABD ve AB ülkelerinin kaderiyle baş başa bıraktığı Ukrayna’nın Rus ordusuna karşı koyması mümkün mü? Günün sonunda Rusya’nın istediğini alacağı bir savaşı izliyor dünya…

Olan Ukrayna’daki sivillere oluyor… Savaşın tarafı değiliz, ama Rusya ve Ukrayna ile ticari ilişkilerimiz yüzünden bize de fatura çıkacağını biliyoruz.
Savaşın çirkin yüzü şimdilik sadece yüreğimizi yakıyor, ama yakında maalesef ceplerimize de sıçrayacak.

KONUSU İLGİNÇ, SENARYOSU GÜZEL

25 Şubat’ta vizyona girecek ‘Sadece Bir Gece’ adlı filmin 23 Şubat’ta gündüz basın gösterimi, akşam galası vardı. Beş aşım olmasına rağmen hâlâ kalabalık ortamlara girmemeye özen gösterdiğim için filmi galasında değil, 13.30’daki basın gösteriminde izledim.

Sinan Biçici’nin yazıp yönettiği ‘Sadece Bir Gece’ konusu ilginç, senaryosu güzel bir film…

Günümüz beyaz yakalı şehirli insanlarının ilişki, evlilik ve sadakat üzerine yaşadıklarını evli bir çift üzerinden anlatan filmdeki Begüm (Tuba Ünsal) ve eşi Tamer’in (Cemal Hünal) ikişer de kankası var. Bir gecelik ilişki yaşayan Tamer, suçunu itiraf ettiği Begüm’den kendisini affetmesini istiyor. Begüm alkolün etkisiyle bir defalığına şeytana uyan ve kendisini çok sevdiği için affını isteyen eşine “Aynısını ben yapayım, ödeşelim öyle” deyince evlilikleri çıkmaza giriyor. Bunun üzerine çiftin arasında yaşananlar kadar, kendi yapamadıkları ya da yapamayacaklarını Begüm’le Tamer’e tavsiye edip, gaz veren arkadaşları daha bir eğlenceli hale getiriyor filmi.

‘KELOĞLAN MEĞER KEL DEĞİLMİŞ’ HABERİ

İnternet medyasındaki bazı haberleri okurken şunu merak ederim hep: Sorun o haberleri yapıp, o başlıkları atanlarda mı, yoksa onları tık’layıp ödüllendirenlerde mi?
Bakar mısınız habere? ‘Meğer Keloğlan kel değilmiş!’
Masal kahramanı Keloğlan’ın gerçekte kel olup olmadığı değil, 1970’lerde çekilen filmlerde Keloğlan’ı oynayan Rüştü Asyalı’nın aslında kel değil, saçı olduğu üzerine bir haber bu!
Bu editörler, aynı mantıkla yarın filmlerde senaryo gereği ölen her oyuncu için ‘Aslında ölmedi, yaşıyor’ diye haber yaparsa hiç şaşırmam valla!
‘Meğer Meryem Uzerli’nin kardeşi de ünlüymüş’, ‘Fadik Sevin Atasoy’un annesi ve babası da ünlüymüş’ haberlerini yapanlardan bu da beklenir.
Kimse hatırlatmıyor mu bu arkadaşlara, haberin en kısa tanımını: ‘Dün bilinmeyen bugün haberdir, bilinen ise haber değil, malumu ilamdır.’

GÜNÜN SÖZÜ

“Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey vermez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder.” (Nazım Hikmet)