29 Haziran 2023 Perşembe  –  Milliyet  –  Alice

1990’lı yıllardan itibaren senarist, oyuncu ve yönetmen olarak şov dünyasından tanıdığımız Müfit Can Saçıntı, yazdığı uzun bir tweet’le ne denli bahtsız bir sinemacı olduğunu gözler önüne serdi.

‘Mandıra Filozofu’ adlı film serisinin yönetmeni ve başrol oyuncusunun yazdıkları özetle şöyle: “1990’dan beri sektördeyim. Tatlıcı olsaydım bugün dükkanının tabelasına ‘Tarihi Tatlıcı’ yazdırabilirdim, tabii sakallı bir resmimle beraber.

Neylersin ki, tatlıcı değil, filmciyiz.

Hiçbir filmin, dizinin telif hakları bana ait değil.

Biri hariç!

2016’da bütün maddi birikimimi ortaya koydum, ‘Yaşamak Güzel Şey’ filmini çektim ve battım!

Çünkü biz filmin gösterime gireceği günü belirledikten sonra ülkede aynı gün ‘Başkanlık Referandumu’ yapılmasına karar verildi.

O gün tüm sinemalar kapandı. Filmin hafta sonu gişe rakamları iyi gelmedi tabii. Bunu bahane eden sinema işletmecileri, filmi hızla gösterimden kaldırdılar.”

‘Fena battım’

“O günlerde tanıştığım Ferdi Eğilmez, ‘Ne oldu senin film?’ diye sordu. ‘Sorma, film battı abi’ dedim. ‘Film batmaz oğlum, yapımcı batar. Sen batınca yine çıkarsın. Aslan gibi filmin orada duruyor’ dedi.

Evet, ben batmıştım, ama filmim aslan gibi duruyordu.

Venedik–Altın Aslan gibi büyük festivallere gönderemedim, ama bazı ödüller aldı.

Yunanistan Simi Adası Festivali’nde ‘Jüri Onur Ödülü’ aldım. Törene davet etmeye bile gerek duymadılar, ödülü postayla gönderdiler. Ödülü postacının elinden aldım.

Rusya’da bir festivale davet edildim. Masraflarımı da festival komitesi karşılayacaktı. Rusya bana vize vermedi. O günlerde Rusya ile aramız bozuktu, şu ‘uçak düşürme’ mevzusu yüzünden… Sanki uçağa ben sapan taşı attım!”

Pandemi patlattı!

“Hollywood’da kabul görmedim, ama Bollywood’da kabul gördüm.

Hindistan’da bir festivale davet edildim. Uçak bileti almaya param yetmediği için ben gidemedim, ama filmim gitti. Büyük övgüler aldı, eleştirmenler övgü dolu videolar çekti. Daha daha da iyisi oldu; bir yapımcı filmi Hindistan’da tekrar çekmek istedi.

Heyecanlandım.

İyi de para teklif ettiler, daha çok heyecanlandım.

İngilizce hukuki sözleşme öyle zart diye hazırlanmıyor. Zaman aldı, ama oldu.

İmzayı atacağız, parayı alacağız, Hindistan’da filmimiz çekilecek.

Pandemi patladı. Sözleşme elimizde patladı. Sokağa çıkma yasaklarıydı falandı, filandı. Yapımcılarla irtibatımız koptu. Öldüler mi, kaldılar mı, bilmiyorum.

Neyse ki filmim televizyon reytinglerinde kanalın yüzünü güldürdü. Beni de güldürdü, ama Mona Lisa kadar; yarım.

Çünkü filmi çekebilmek için, filmin gösterim ücretini önceden almıştım ve onu da çoktan batırmıştım.

En çok bilinen filmim ‘Mandıra Filozofu’. En çok IMDb puanı alan filmim ‘Yaşamak Güzel Şey’; 7.6…

Bununla övünmüyorum, avunuyorum.”

Yapay zekâ

“Şimdi yeni bir denemeye başlıyorum. ‘Yaşamak Güzel Şey’in 10 dakikasına yapay zekâ ile İngilizce dublaj yaptırdım. Her şey bir yana, yapay zekâ ile dublaj yapılan bir filmimizin bu deneyimine şahit olmak, deneyimin bir parçası olmak da ilgi çekici.

Beckett’in dediği gibi…

Hep denedim, hep yenildim. Yine deneyeceğim, belki yine yenileceğim, ama daha güzel yenileceğim.”

1990’lı yıllarda Kanal 6’da yaptığı ‘Aranan Adam’dan itibaren tanıdığım ve sevdiğim bir insan olan Müfit Can Saçıntı’nın yazdıklarından çıkarılacak ders şu:

Sinema, sanatın ve ticaretin iç içe olduğu bir alandır.

İyi bir senarist, iyi bir oyuncu, iyi bir yönetmen olabilirsiniz, ama bu başarılı bir yapımcı yapmaz sizi…

Çünkü, işin üretim kısmında önemseyen için geçerli olan sanatsal değerler, iş yapımcılığa gelince yerini ticaretin kurallarına bırakır…

O yüzden herkes en iyi bildiği işi yapmalı…

‘Yaşamak Güzel Şey’in sanat kısmında Saçıntı, yapımcısı başka olsaydı, sanatçı yazdıklarının hiçbirini yaşamazdı. Film IMDb’den belki bu kadar yüksek puan almazdı, ama yapımcısını da batırmazdı.

GÜNÜN SÖZÜ

“Minareden düşenin parçası bulunur da, gönülden düşenin parçası bulunmaz.” (Hz. Mevlana)