2 Kasım 2025 Pazar – Milliyet Pazar – Alice
Prömiyerine şov dünyasından birçok ünlünün katıldığı “Eşyanın Tabiatı” eğlenceli başlayıp gerilimle biten, izleyicisini ters köşe yapan bir oyun. İki kişilik oyunun yıldızları Mert Turak ve Aslıhan Malbora ile Kadıköy’deki Halk Eğitim Sahnesi’nde bir araya geldik.
Aslıhan Malbora ile bu vesileyle tanıştım. Mert Turak ise İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Birgi’de çekilen “Yeşil Deniz”de oynadığı dönemden tanıdığım, sonrasında birçok kez bir araya geldiğim ve röportaj yaptığım bir sanatçı.
Dramaturg Ferhat Ergün’ün yazıp yönettiği oyunda Mert Turak, ilanla eleman arayan iş insanı Yavuz, Aslıhan Malbora ise ilana başvuran Yasemin rolünde. Mert Turak ve Aslıhan Malbora ile “Eşyanın Tabiatı”yla başladık hayattan ve hayallerinden konuştuk.
Mert Turak: İlk gösteride Aslıhan gibi bende de gerginlik vardı
Prömiyerde Çağatay Ulusoy da izleyiciler arasındaydı. Oyuna çıkarken neler hissettiniz? Sahneye çıkınca gözleriniz onu aradı mı?
A.Malbora: Sahneye çıkarken mümkün mertebe, kimseye bakmamaya sadece oyunda ve anda kalmaya çalıştım. Zaten oldukça heyecanlıydım. İlk oyunum, ilk sahnem olduğu ve bütün sevdiklerim orada olduğu için de keyifliydi.
Siz yıldızlar geçidini andıran prömiyerle ilgili neler söylemek istersiniz? Mahsun Kırmızıgül oyundan sonra sizin için “Hayvani yetenek” dedi.
M. Turak: “Hayvani yetenek”, “sahne hayvanı” demiş bana, sağ olsun! Aslıhan’ın üzerindeki baskı bende de vardı. Çünkü ben de 4.5 buçuk yıldır sahneye çıkmıyordum Şehir Tiyatroları’ndan beri. Onun gerginliği vardı. Hatta oyundan sonra Aslıhan, “Ben seni o kadar gergin göreceğimi beklemiyordum. Daha sakin olmanı bekliyordum,” dedi.
A. Malbora: Mert’in gerginliğini görmek nispeten bana motivasyon oldu. Çünkü ben tek başıma çok gergin olsam, o daha da gerecekti beni ona yük olacağım diye…
M. Turak: Ama alnımızın akıyla çıktık. Maşallah, seyirciler de çok etkilenmişler. Oyunun o tarafa geçmesi çok değerli. Herkesin beğenmesi, herkesin oyunda kendinden bir parça bulması. İyi ki Aslı da kabul etmiş, iyi ki ben kabul etmişim. İyi ki Ferhat Hoca bizi tercih etmiş… İnsanın emeklerinin karşılık bulması gerçekten eşsiz bir haz.
Tiyatroda amacımız seyircinin önyargısını kırmak
Dizilerden iyi para kazanan yıldızların prestij için tiyatro yapmasından memnun olanlar, “Bu sayede tiyatro yeni bir seyirci kitlesine kazandı” derken “Dizi yıldızları bari tiyatroyu tiyatroculara bıraksın” diyenler de var. Sizin bu konuda görüşünüz nedir?
M.Turak: Biraz onun oyunculuğunun janrıyla alakalı. Kişi dizide çok iyidir ve tiyatroda da çok iyi olabilir.
“Tiyatro izlemeye değil, ünlü görmeye geliyorlar,” deniyor?
Öyle de olsa bu bahaneyle bir William Shakespeare duymaları da iyi bir şey, gelsinler… Bir oyuna gidiş nedeninden ziyade o gün orada bulunmaları bile güzel… Aslıhan da hep onu konuşuyoruz. Tiyatro yapmamızdaki en büyük neden oyundaki bir repliğimizin seyircilerden birinin bile olsa önyargısını kırmasını sağlamasıdır. Hiç aramadığı eşini, dostunu, kardeşini aramasıdır. O yüzden tiyatroya gelme sebebi çok da önemli değil. Önemli olan tiyatronun dolu olması.
Şimdiye kadar 16 dizi ve filmde oynadınız. İçlerinde “İyi ki oynamışım. Beni zorladı ama aynı zamanda dönüştürdü” dediğiniz projeler oldu mu?
Şimdiye kadar yaptığım işlerin hepsine “iyi ki” diyebilirim. Hiçbiriyle ilgili bir pişmanlığım olduğunu pek hatırlamıyorum. Zorlayan işler oldu.
Tabii en çok zorlayan deyince “Etkileyici” diye bir iş çekmiştim, fiziksel olarak biraz zor bir işti. Genel olarak iyi ki yapmışım, hepsinin bir adım öteye ittiği, katkıda bulunduğu bir durumu var benim için.
Şimdiye kadar oynadığınız film, dizi ve tiyatro oyunlarından hangileri sizde derin izler bıraktı?
Ben o anlamda biraz şanslıyım; “Mucize”deki o rol bana nasip oldu. “Kızıl Goncalar” çok insana dokundu. “Yeşil Deniz” 11 yıldır çektiğimiz bir iş oldu. Allah hep gönlüme göre vermiştir. Şehir Tiyatroları’ndaki “Kabare” de beni çok etkileyen bir oyundu. “Bahar”daki Harun karakteri de ilk şivesiz işim oldu. Genelde Mert Turak, meczup oynar, sakat oynar, ilk defa böyle diyalektsiz normal bir roldeyim.
Senaristik, yönetmenlik ya da yapımcılık gibi planlarınız var mı?
“Tete ve Masal: Rüyalar Diyarı”nda oyunculuğun yanı sıra yapım ortağı oldum. Aklımda yeni projeler var. Bir ortak yapımcı olarak müzikal. Bir de yine bir dijital bir iş yazdım. Şimdi Ferhat’la beraber kendi prodüksiyonlarımızı yapmak istiyoruz. Mert Turak Akademi’yi kurup kendi oyuncularımızı yetiştirmek gibi hayallerim de var.
Aslıhan Malbora: Hayalim hep oyuncu olmaktı
Oyunda canlandırdığınız Yasemin, bir iş ilanı üzerine bir şirkete gidiyor ama ne iş yapacağını bilmiyor. Üstelik yapacağı işi tahmin edemezse eleniyor. Yasemin’in yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?
Ben hiç iş başvurusunda bulunmadım. Kariyerim direkt oyunculukla başladı. Mühendislikle ilgili staj dönemi dışında bir tecrübem olmadı. Çünkü ben daha okurken oyunculuk yapmaya başladım.
İTÜ’de Gıda ve Kimya Mühendisliği okuyan birinin oyunculuğa yönelmesinin özel bir sebebi olmalı. Sizi eğitimini aldığınız işi yapmak yerine, oyunculuğa çeken neydi?
Benim hayalim hep oyuncu olmaktı. Çocukluğumdan beri aynanın karşısında kendimi oynarken, şarkı söylerken hatırlarım. Çocukluğumdan beri bunu hayal ederken hatırlarım kendimi. Mühendislik tamamen ailemi mutlu etmek için o altın bileziğim eksik olmasın diye okuduğum bir bölümdü. Ailem genelde mühendis, hepsi analitik. Sanatın herhangi bir dalıyla çok fazla ilgilenen yoktu bizde.
Peki alaylı biri olarak oyunculuk yolunda dersler aldınız mı?
Tabii ki aldım, yolun başlangıcında daha yoğunlukla aldım. Şu anda her proje öncesinde karakter üstüne danıştığım, konuştuğum arkadaşlarım var. Eğitmenimin fikrine de çok değer veririm.
Oyunculuk kıymetli, ama kutsal olduğunu düşünmüyorum
Son günlerde oyunculuğun kutsal bir meslek olup olmadığı tartışılıyor. Sizin görüşünüz ne? Oyunculuk kutsal bir meslek mi, değil mi?
A.Malbora: Her meslek kıymetli tabii ki ama ben kutsal olduğunu düşünmüyorum. Aslında kişinin “kutsal”la ne anladığıyla ilgili bir şey bu biraz…
Bir hayat kurtarmıyoruz. Bir insan yetiştirmiyoruz. Evet, bir duygu aktarıyoruz. Birilerinde bir şeyler uyandırıyoruz. Birilerine dokunuyoruz ama bunun çok da hayati bir noktada bir dokunuş olduğunu düşünmüyorum. Kutsallık deyince aklıma daha büyük büyük işte anne olmak, doktorluk ve öğretmenlik gibi şeyler geliyor.
M.Turak: Nesnel olarak açık kalp ameliyatı yapmıyoruz doğru ama insanların görünmeyen önyargılarını iki saatlik bir yolculukta değiştirecek repliklerimiz ve duygularımız var. Oyunculuk bu anlamda çok büyülü ve sorumluluğu da yüksek bir iş.

Bu oyun için teklif kimden geldi?
Mert Turak: Oyunun yönetmeni ve senaristi Ferhat Ergün’den geldi.
Oyunun nesi sizi çekti de “Ben varım” dediniz?
Çok uzun zamandır bu kadar iyi bir Türk yazarın oyununu okumamıştım. Okur okumaz beni hemen içine aldı. Gerçekten çok iyi bir tekst. İnsanlar, “Oyunu kim çevirdi?” diye soruyor. Oyun bir çeviri değil, bir Türk yazar Ferhat Ergün’ün eseri. Oyun çok etkileyici olduğu için hemen kabul ettim. Hatta yapımcılığını yaptığım başka bir müzikal çalışıyorduk, tek kişilik bir “Hamlet” vardı ama Ferhat’ın tekstine o kadar aşık oldum ki onun hikâyesini hemen kabul ettim.
Sizi ilk kez bir tiyatro oyununda Mert Turak’ın partneri yapma teklifi kimden geldi?
Aslıhan Malbora: Bana da teklif yönetmenimizden geldi.Teklif geldiğinde zaten Mert’le anlaşmıştı ve tiyatro yapmayı çok istediğim bir dönemdeydim. Hikâye okuduğumda beni de çok etkiledi, hemen içine alınca teklifi kabul ettim. Mert gibi tecrübeli bir oyuncuyla aynı sahneyi paylaşmak, hele ki ilk oyunumda onun sırtına yaslanabilmek çok büyük şans. Keza Ferhat Hoca’nın da çok etkisi var, işi kabul etmemde. Onunla çalışmanın da çok keyifli olacağını düşündüm. Benim için her şey, dileklerimin kabul olması gibi önüme gelen bir paketti, ben de dahil oldum.
Bu tiyatro oyunu için size teklif geldiğinizde iç sesiniz size ne dedi? Teklif bir yandan gururunuzu okşarken, bir yandan da “Acaba yapabilir miyim?” kuşkusu oldu mu hiç?
A.Malbora: Tiyatroya “er meydanı” derler. O yüzden elbette bir acaba oldu. İlk defa atılacağım için bir kaygı oldu. Ancak genellikle acabalar beni çekmez, gözümü kapatıp atlarım karanlığa. O yüzden bu hayalimin peşinden gittim ve çok da bir tedirginlik yaşamadım.
Kariyer planınızda tiyatro var mıydı?
A.Malbora: Ben alaylı bir oyuncuyum ancak cesaret edebildim. Bazı şeyler sadece planlamakla olmuyor. Bazen hayatın zamanlaması farklı oluyor. Ben başka planlar yapsam da bu zamana kısmet oldu kariyerimde.
Sekiz yılda birçok film ve dizide oynadınız. Bu süreçte size tiyatro için bir teklif gelmiş miydi?
A.Malbora: Evet, ara ara teklifler oldu tiyatro için ama çok fazla kamera önü yoğunluğum olduğundan zaman olarak uymadı. Genelde bu dönemde hem zaman olarak hem içerik olarak hem de çalışma arkadaşlarım olarak çok uygundu ve bu sefer kaçırmadım fırsatı.
Bu oyunda bir araya gelmeden önce tanışıyor muydunuz?
M.Turak: Hayır.
A.Malbora: Yok, ilk defa tanıştık.

