17 Nisan Pazar 2022 – Milliyet Cadde – Alice
Gossip Bae’de izlediğim videoda sokakta yürüyen iki erkekten biri Justin Timberlake. Videoyu çeken, siyahi arkadaşıyla yürüyen şarkıcıya şöyle seslendi, gülerek:
“Hey, nasılsın Justin? Nasıl gidiyor? Britney Spears yakın zamanda üçüncü çocuğuna hamile olduğunu duyurdu.”
Arkadaşını tebessüm ettiren soru karşısında sağ elinde şu şişesi olan şarkıcı, sol elini sallayarak, “Kes, git buradan” dedi ve ardından Beverley Hills’teki lüks bir binaya girdi.
Britney Spears ile Justin Timberlake ayrılalı 20 yıl oldu.
Üstelik 1999’da başlayıp 2002’de biten ilişkide Spears’in Timberlake’i aldattığı iddia edilmişti.
Aradan geçen onca yıla rağmen Britney Spears, nişanlısı Sam Asghari’den çocuk beklediğini duyurdu diye şarkıcıya bu konuda görüşünü sorup, sonra da bunu, “Justin Timberlake, eski sevgilisi Britney Spears’ın hamileliğini soran muhabire bağırdı” diye haber yapmak nedir?
Paparazziler şarkıcıya, “Britney Spears, 28 Mart’ta sosyal medyasında sizi, adını kullanmakla suçlayan bir paylaşım yapıp, sildi. Eski sevgilinizin 20 yıl sonra böyle bir tweet atmasına ne diyeceksiniz?” diye sorsaydı tamam ama bu tür haberciliğe taraftar değilim.
Yusuf İslam’dan Ayasofya paylaşımı
Yusuf İslam, 15 Nisan sabahı Ayasofya Camii’nin içinden çekilmiş fotoğrafını Twitter hesabından şu notla paylaştı:
“Wonderful visit to the Hagia Sophia this Ramadan. Looking through the dividing walls of history at the spiritual light that still shines through so strong.”
Sanatçının ramazan ayında Ayasofya’ya yaptığı harika ziyaret güzelliğine, tarihi mabedin hâlâ güçlü bir şekilde parlayan manevi ışığına dikkat çeken paylaşımı beni yıllar öncesine götürdü.
Neden mi?
Cat Stevens olduğu yıllarda ilgimi çeken bir müzisyen değildi. 1977’de Müslüman olup Yusuf İslam adını aldıktan sonra yaptığı müzikleri çok sevdim.
Her dinleyişte beni manevi yolculuğa çıkaran müziklerini çok sevdiğim sanatçıyı ilk kez Saraybosna’da gördüm.
Savaş sonrasında Saraybosna’ya giden Müslümanların mutlaka ziyaret edip, dua ettikleri büyük bir mezarlık var. Sırpların savaş sırasında katlettikleri Müslüman Bosnalıların defnedildiği mezarlığı ziyaretim sırasında ilk kez görmüştüm Yusuf İslam’ı. Şarkıcı mezarlıkta uzun süre kalmış, dua etmişti orada yatanlara. Sanatçının bizim bazı ünlüler gibi bir fotoğraf çektirip mezarlıktan ayrılmayıp, bir saate yakın orada kalması yaptığı müzikleri gibi etkilemişti beni.
Victoria-David Beckham çiftinin oğlu Brooklyn Beckham’ın evlendiği Nicola Anne Peltz’in soyadını almasını bizim bazı ünlüler nedense çok sevdi.
Brooklyn’i “Şahane bir hareket olmuş. Çok asil ve doğru bir bakış açısı” diye kutlayan Edis’ten sonra bir hamle de Esra Balamir’den geldi. Balamir’in, Nişantaşı’nda magazincilere yaptığı açıklama şu:
“Özel hayatımda aldığım kararı açıklıyorum; soyadımı taşımayacak bir adamla kesinlikle ve kesinlikle evlenmeyi düşünmüyorum. Bakın David Beckham’ın oğluna; sevdi, kızın soyadını aldı. Öyle biri olsun isterim. Soyadımı taşıyacak birisi varsa gelsin, yoksa beni hiç aramasın ve hiç talepte bulunmasın. Bunu Türkiye’de yapabilecek bir erkek olursa onu alnından öpeceğim.”
Edis’in çocukluk, Esra Balamir’in genç kızlık yıllarına denk geldiği için bilmeyebilir, ama rol model aldıkları Brooklyn Beckham, portakalda çiçek bile değilken Özer Uçuran Çiller, 1963’te aynısını yapmış, evlendiği Tansu Çiller’in soyadını almıştı. Çiller, 1990’larda Başbakan olduğunda sırf bu yüzden Özer Uçuran Çiller’le alay edenler olmuştu.
Balamir’in alnından öpeceği bir Türk erkeği bulması zaman alabilir, ama bu işi ilk yapan Türkleri tebrik etmek isterse kime sorsa gösterir Yeniköy’de Çillerlerin yalısını.
GÜNÜN SÖZÜ “Bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacağına.” (Kemal Sayar)