12 Eylül 2023 Salı  –  Milliyet  –  Alice

Yazar Murathan Mungan, ölüm yıl dönümünde Yılmaz Güney için şunları yazdı:

“Yılmaz Güney’in ölümünün 37’nci yılı. İyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu, iyi bir senarist olmanın yanı sıra sinemamızın en iyi yürüyen erkeğiydi.

Bir daha kimse boynunu hafifçe yana kırarak, hüzünlü bakarken, içimizin en ücra yerine dokunamadı.”

Oyuncudan yazara  Yılmaz Güney tepkisi

Yazar Murathan Mungan’ın Yılmaz Güney tweet’ine ilk ciddi itiraz beklenmedik bir isimden, oyuncu Farah Zeynep Abdullah’tan geldi:

“Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği! Kadın döven ve şiddet türleri açısından zengin ve etkili silah kullanan diyelim.”

Bunu bilmiyorum, ama şunu biliyorum.

Yılmaz Güney, Murat Mungan’ın yazdığı gibi iyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu ve iyi bir senarist miydi?

Evet…

Ancak aynı Yılmaz Güney, sanatçı kimliği ve siyasi duruşunun yanı sıra eşine şiddet uygulayan, teröristleri sakladığı için hapis yatan, restoranda tartıştığı Yumurtalık Hakimi Sefa Mutlu’yu başından vurarak öldüren biri…

Yılmaz Güney’in sadece sanatçı kimliğini ön plaka çıkarıp, bu yönünü yok sayanlar nedense, ‘iletişim çağı’nda yaşadığımızı unutuyorlar.

Artık günümüzde insanlar bir tuşla internette iyi ya da kötü her bilgiye ulaşabiliyor.

Birileri insanlara ısrarla bardağın sadece dolu tarafını gösterip, işlerine gelmeyen boş kısmını gizlese de, merak eden için resmin tamamını görmek zor değil. O yüzden hayata fanatizm at gözlüğüyle bakanlar artık sadece kendilerini kandırabilir, başkalarını değil…

O zaman da Farah Zeynep Abdullah gibi gözü kara insanlar, yaratılan imajı bozacağı için kişinin görmezden gelinen yönünü şak diye vurur yüzünüze…

Oyuncudan yazara  Yılmaz Güney tepkisi

Çay veya kahve ile gazete okuma keyfi

Çayınızı içerken veya kahvenizi yudumlarken elinizde tuttuğunuz kağıdın ve mürekkebin kokusunu hissedip, gazete okumanın keyfi bambaşka…

Çünkü gazetede çevirdiğiniz her sayfa, okuduğunuz bir haber veya köşe yazısı kısa süreliğine de olsa başka dünyalara yolculuk yaptırır size…

Bilhassa pandemiden sonra gazete okurken gördüğümüz insan sayısı çok azaldı.

O insanlardan biri, “Ne varsa yine eskilerde var” dedirten şarkıcı Atilla Atasoy… İstanbul Havalimanı’nın CIP Salonu’nda kahve içip, aldığı gazetelerden birini okurken görüp çektiğim şarkıcı, “Bu benim vazgeçemediğim ritüelim” dedi ve ekledi:

“Her sabah böyleyim. İstanbul’da sürekli gittiğim birkaç kafe var. Gazetelerimi ve içeceğimi alır, bir köşede saatlerce oturur, okurum. Bu yüzden bana uzaylıymışım gibi bakanlar bile oluyor.”

Eskiden bilhassa tatil bölgelerindeki oteller, müşterilerinin okuması için her gün takım gazete alırdı. Pandemi sürecinde bu hizmete son veren otellerin çoğu salgın bitmesine rağmen bu karardan dönmedi.

Pandemi bittikten sonra onlarca otelde kaldım, bunlardan sadece ikisinde takım gazete vardı.

Bu otellerden biri Antalya’daki Nirvana Cosmopolitan Hotel, diğeri ise iş için hafta sonu gittiğim Afyonkarahisar’daki NG Hotels Afyon’du. İki otelin yönetimine teşekkür ediyor, gazete alımını bırakanlara sormak istiyorum:

Takım gazetelerin günlük toplam maliyeti sattığınız bir çay veya kahvenin fiyatı kadar değil. Gazetelerden tasarruf ederek zenginliğiniz artmayacağına göre, o zaman gerekçeniz ne?

GÜNÜN SÖZÜ

“Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur.” (Malcom X)