3 HAZİRAN 2021 PERŞEMBE  –  MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

Yıllarca tatil ya da iş için gittiğim bir destinasyon Edremit, Akçay, Altınoluk…
O yüzden de bölgeyi avucumun içi gibi bildiğimi sanıyordum. Pandemiden bu yana ilk kez ailece iki gün tatil için Güre’ye gittiğimizde, anladım ki yıllarca Kazdağı Müzesi gibi bir değerden haberdar bile değilmişiz.
İki gece kaldığımız otelin sahibi Hasan Demiraslan, “Burada çok güzel bir müzemiz var, görmek ister misiniz?” deyince, kabul ettik. Çünkü Güre’de böyle bir özel müzenin varlığını bile bilmiyorduk.
Uğur ve Murat Bostancıoğlu Kardeşler’in babaları Ali Bostancıoğlu’nun adını yaşatmak için zeytinyağı fabrikasını 2015’te Sarıkız Kazdağı Etnografya Galerisi olarak açtığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da geçtiğimiz yıl ‘özel müze’ kapsamına aldığı Kazdağı Müzesi’nde bölgenin tarihine dair görülmesi gereken çok şey var.
Grek ve Roma döneminden günlük hayatta kullanılan objeler, silahlar, Tahtacı Türkmenlerin hikayelerinden bölgenin endemik bitkilerine, Hasanboğuldu Vakası’ndan Sarıkız Efsanesi’ne, Atatürk’ün Balıkesir ziyaretinden Edremit’ten yolu geçen ünlülere kadar her şey var müzede.
Sabahattin Ali, Tuncel Kurtiz ve Ali Ekber Çiçek’in bal mumu heykelleri ve özel köşelerinin bulunduğu müzeyi ziyaret edenlere izletilen bir de Kazdağı belgeseli var.
Merhum Tuncel Kurtiz, Güre’deki otelinin bahçesindeki çimlerden insanlara şu tavsiyede bulunuyor:
“Ben şimdi 76 yaşındayım, evimin önüne 2 bin 30 tane zeytin fidanı diktim. Aklıma Nazım Usta’nın (Nazım Hikmet) o şiiri gelir:
“70’inde bile zeytin dikeceksin.
Hem öyle çocuklara filan kalsın diye değil.
Yaşamak için; yani yaşamak ağır bastığında.
Görmek zorunda değilsin.”
Onu oraya dikmek, gelecek nesillere hediye edebilmek harikulade bir şey. Nazım Usta çok yaşasın! Her zeytin diken insan da onunla aynı değerdedir benim için. Zeytin dikelim dostlar. Ve o zeytinleri gelecek kuşaklara hediye edelim. Onlara kalsın. Bir zeytini kesmeyelim, binlerce zeytin ağacı dikelim. Haydi kalın sağlıcakla…”
Bu belgeselden bir yıl sonra, 77 yaşında aramızdan ayrılan Kurtiz’in vücudu Güre Çamlıbel mezarlığında olabilir, ama “Zeytin dikelim dostlar” sözü, Kazdağı Müzesi’ni gezen herkesin belleğinde yer ediyor.

TERK EDİLMİŞ KÖYÜ PANDEMİ UÇURDU!

TUNCEL KURTİZ’İN  ZEYTİN VASİYETİ

Güre’deki ikinci günümüz Kaz Dağları’nda ot toplamakla geçti. Avukatlığı bırakıp, 10 ay önce otelciliğe soyunan Hasan Demiraslan, “Endemik bitki ve oksijen cennetine gidiyoruz” diyerek, bizi Kavurmacılar Köyü’ne götürdü. 1774 Kazdağı Termal Butik Otel’in sahibi Demiraslan, bitkiler, otlar ve çiçeklerden yaptıklarıyla yakında İbrahim Saraçoğlu’na rakip olursa şaşırmam valla…

Ot yolduğumuz Kavurmacılar, ‘Sarıkız Efsanesi’nin yaşandığı bir yörük köyü.
Efsaneye göre annesinin ölümünden sonra babasıyla bu köye yerleşen Sarıkız, güzelliğiyle büyüler, gençler ona talip olur, ama o yüz vermez.
İntikam için Sarıkız’ın iffetiyle oynayan köylüler yüzünden hacdan dönen babası, töre gereği onu öldürmek yerine birkaç kazla birlikte dağın tepesine bırakır. Hayatta kalmayı başaran Sarıkız, dağda kaybolanlara yardım edince efsaneleşir. Kızına iftira atıldığını öğrenen baba da köylüyü lanetler.
1980’lerde tamamen terk edilen Kavurmacılar, pandemiden sonra çok popüler oldu. Bir yılda bir yığın taş evin yapıldığı deniz gören kısmında satılık ne ev var, ne de arsa… Köydeki satılık tek arazi deniz görmüyor. 250 metrekarelik yerin fiyatı ne kadar mı?
1 milyon 250 bin TL…
40 yıldır kimsenin yaşamadığı köyde şimdi arsanın metrekaresi 5 bin TL.

GÜNÜN SÖZÜ

“İnsanlar sevilmek için yaratıldı. Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmasıdır.” (Cemil Meriç)