MİLLİYET CADDE – 20 ŞUBAT 2013 ÇARŞAMBA – ALİCE
‘Na Mij De Dood’ olarak Flamanca’ya çevrilen ‘Benden Sonra Ölüm Gelir’ oyununun Brüksel’de ki galasına katıldım. Belçikalı sanatçılardan Flamanca izleyip, konuşulanları Türkçe altyazıyla takip etmek ilk kez yaşadığım bir deneyimdi.
Türklerin işçi olarak Almanya’ya gidişinin 50’nci yılı etkinlikleri kapsamında TRT treniyle Almanya’ya gidip, yapılanları yerinde izlemiştim.
Türklerin Belçika’ya göçünün 50’nci yılı nedeniyle pazartesi akşamı Brüksel’de ilginç bir etkinlik vardı.
Yazar ve oyuncu Serkan Öztürk’ün ‘Benden Sonra Ölüm Gelir’ adlı tiyatro oyunu Brüksel’de Flamanca olarak sahnelendi.
Flamanca’ya ‘Na Mij Komt De Dood’ adıyla çevrilen oyunun Brüksel’in ünlü tiyatro ve gösteri merkezi Bozar’daki galasının davetlileri arasında ben de vardım. Yazarı ve kahramanları Türk olan bir oyunu Brüksel’de Belçikalı sanatçılardan Flamanca izleyip, konuşulanları Türkçe altyazıyla takip etmek ilk kez yaşadığım bir deneyimdi. Zaten yapılan da bir ‘ilk’ti.
Serkan Öztürk’ün, halk arasında yaygın bir kanaat olan, ‘İnsan ölmeden önce hayatı bir film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden’ sözünden yola çıkarak yazdığı ve sahneye koyduğu oyun, ‘Semih’ adlı ressamın, ölümü hissedince yanlış yaptığı insanlarla hesaplaşmasını konu alıyor. Flamanca versiyonunun yönetmenliğini ve ‘Semih’ adlı başrolünü, ödüllü aktör Rkan Albay üstlendi.
Projenin yapımcısı M. Yusuf Kulaksız; oyunun Valerie Schiemsky (Perihan), Leendert De Vis (Semih’in oğlu), Charley Pasteleurs (Doktor), Marc Stroobants (Komiser), Nele Vereecken (Semih’in eşi Nezaket) ve Nina Van Rompaey’den (Semih’in tecavüz ettiği kız; Gamze) oluşan kadrosunu yönetmenle deneme çekimleri yaparak belirlediklerini söyledi.
Belçika Aktif Dernekler Federasyonu’nun (FEDACTIO) organizasyonuyla hayata geçen oyun, Belçika ve Hollanda turnesinin ardından Brüksel’de gişe açacak.
‘KRAL ÇIPLAK’TI ÖYLE DE KALDI!
24 Şubat’ta sona erecek ‘Boat Show’u düzenleyen CNR Avrasya, fuarı tanıtmak amacıyla dört sayfalık bir ilan gazetesi hazırlayıp, gazetelerle birlikte dağıttı.
O gazetenin arka sayfasında tam sayfa bir ilan vardı.
‘Kral Çıplak’ başlıklı ilanı veren Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR) Yönetim Kurulu’ydu.
İlanın başlığı gibi içinde yazılanlar da çarpıcı.
DENTUR’un dile getirdiği sorunlara iyice nüfuz edebilmek için bir kenara ayırdığım ilanı İstanbul’dan Brüksel’e giderken okudum.
Konu malum; sahipleri Türk, ama bayrakları yabancı yatlar, tekneler.
AB üyesi Yunanistan ve İtalya’nın bu sorunu nasıl çözdüğünün ayrıntılarla anlatıldığı ilanda DENTUR’un özetle dediği şu:
“Bugün Türk bayraklı yeni bir deniz aracı aldığınızda yüzde 8 ÖTV ve yüzde 18 KDV’den oluşan yüzde 24’lük bir vergi yükü mevcut. Aynı deniz aracını yabancı bayraklı olarak kullandığınızdaysa bu vergi yükü ‘sıfır’.
Türkler için hazır ‘yabancı bayraklı’ deniz aracı getirebilme gibi bir açık kapı varken Türkiye’de bu vergi yüküyle hiç kimse Türk bayraklı tekne sahibi olmak istemez.
Sayın Bakanımızın da vurguladığı gibi ‘Yat, tekne sahibi olmanın lüks değil, ihtiyaç olduğu olgusunun artık kabul edilmesi lazım’ sözünden hareketle deniz araçlarında ÖTV’nin tamamen kaldırılarak, KDV oranlarının da Türk insanı ‘denizci bir millet’ yapacak seviyeye indirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Böyle bir düzenlemeyle şu anda hiçbir şekilde tahsil edilemeyen KDV’nin yanı sıra Kurumlar ve Gelir Vergisi tahsilatlarında da çok büyük bir artış sağlanacaktır.
T.C. vatandaşı olan kişilerin sahip olacakları, özel kullanıma mahsus teknelerini Türk bayrağı altında ve Bağlama Kütüğü’ne kayıtlı olarak kullanmaları için ‘Kullanılmış/2. El’ teknelerin, yurt içinde serbest kullanılmasına derhal ve kesinlikle mani olunması gerekmektedir.”
DENTUR’un ilanda verdiği bir başka çarpıcı bilgi de şu:
Bugün T.C. vatandaşlarının ikinci el yabancı otomobil ithal etme imkanı yok ama ‘Yabancı Bayrak Kanunu’ uyarınca yaklaşık 8 bin civarında yat ve tekne var Türkiye’de. Sahipleri, kullananları Türk, ‘vergi muafiyeti’ nedeniyle bayrakları yabancı.
DENTUR’un ‘Kral Çıplak’ adlı bu ilanı 15 Şubat’ta yayımlandı ama kimsenin kılı kıpırdamadı.
Yıllardır dile getirilen bir sorunun hâlâ çözülememiş olması tuhaf değil mi?
GÜNÜN SÖZÜ
Gerçek dost gölge gibidir. Eğilsen de, doğrulsan da, düşsen de asla peşini bırakmaz.