3 EYLÜL 2019 SALI – MİLLİYET CADDE – ALİCE
Çekildikleri ülkeler, yapım şirketleri ve senaristleri farklı olmasına rağmen, yabancı dizilerdeki Türk karakterler hep ‘kötü’ insanlar. Çekildikleri ülkeler, yapım şirketleri ve senaristleri farklı olmasına rağmen, yabancı dizilerdeki Türk karakterler hep ‘kötü’ insanlar. Netflix’te tesadüfen peş peşe izlediğim iki projede de durum öyle… B
u dizilerden biri Netflix’in “Bugüne kadarki Telemundo dizileri arasında en yüksek bütçeye sahip olanı” diye tanıttığı ‘La Reina del Sur’… Dizinin 2019 yapımı ikinci sezonunda hikaye genelde Meksika, İspanya ve Amerika üçgeninin yanı sıra İtalya, Rusya ve Fas’ta geçiyor. Uluslararası uyuşturucu ticaretini yöneten ‘Güney’in Kraliçesi’ lakaplı Teresa Mendoza’nın yerel düşmanlarının yanı sıra Washington’ın talimatıyla Meksika yönetimine yön veren ABD’li narkotikçilerle savaşını anlatan projenin 40’ıncı bölümüne kadar olan bitenin Türkiye ve Türkler’le alakası yoktu. İtalya’nın Palermo şehrindeki uluslararası uyuşturucu baronlarının toplantısında birden ilginç bir Türk karı-koca çıktı sahneye.
Senaryoya göre Teresa Mendoza’yı öldürmek için Ankara’dan Palermo’ya giden beyaz takkeli, kirli sakallı, orta yaşlı ‘Suni Müslüman’, oğlunun adı da ‘Tarık Al-Kalem’… Oğlunun intikamını alıncaya kadar konuşmamaya yeminli anne, siyah çarşaf içinde. Şeriat hükümlerini yerine getirmeye kararlı Türk anne, 10 yıl sonra intikam günü gelince ilk kez konuştu. Kiminle mi? Bombalı yeleği üstüne geçirip, tavana zincirlediği ‘Güneyin Kraliçesi’yle… Bomba patlayınca oğlunun intikamını aldıklarını sanıp, çimene serdikleri seccadelerle şükür namazı kılan şeriatçı çiftin canlandırdıkları karakterler gibi, kullandıkları Türkçe de felaket. AB’de töre cinayeti Bu sahnelerden sonra ‘La Reina del Sur’u kapatıp, Net-flix’in yeni dizisi ‘13 Commandments’i izlemeye başladım, o da ne? Daha ilk bölümün ilk sahnelerinde de Türkler var… ‘La Reina del Sur’da şeriat kurallarını uygulayan Türkler vardı, ‘13 Commandments’te ‘töre kanunları’nı uygulayan dini bütün Türkler… Türk oyuncuların da rol aldığı Belçika dizisi, havalimanında kendisini karşılamaya gelenlerin elini öpmek istediği Ferhad adlı Türk’le başladı. Dayı rolündeki Ferhad, havalimanından, eşi yıllar önce ölen kız kardeşinin iki kızıyla yaşadığı eve gitti. Dayı, ortasında Recep Tayyip Erdoğan, iki yanında Mustafa Kemal Atatürk fotoğrafları asılı halılarla kaplı duvarın önünde bağdaş kurup, oturdu.
Bitmeyen düşmanlık
Annesi gibi türban takan küçük kız evden çıkarken, iki kişi başı açık abla Esma Bamerni’yi huzura getirdi. Sonraki sahnede Ferhad Dayı, yeğeni Esma’yı, ailesinin evlendirmek istediği kebapçı Türk yerine, Flamen bir gence aşık olup, ondan hamile kaldığı için boğazını keserek öldürdü. Belçikalı cinayet masası dedektiflerinin ‘töre cinayeti’nin zanlısı olarak gözaltına alıp sorguladığı, delil bulamayınca serbest bıraktığı Ferhad, o gün benzin dökülerek yakıldı, ama ölmedi. İzlediğim yabancı dizilerde nedense bir tane iyi ‘Türk’ yok, hepsi kötü. İğrenç ‘Midnight Express’ çekildiğinde, yıl 1978’di. Aradan 41 yıl geçti, ama yabancı senaristlerdeki Türk algısı değişmedi, Türk düşmanlığı bitmedi.