MİLLİYET – 15 EYLÜL 2014 PAZARTESİ  –  ALİCE

Bir “Yeni Türkiye”dir gidiyor.
“Mevcut” ya da “eski Türkiye”nin ne olduğunu biliyoruz, ama “Yeni Türkiye” hakkında söylenenler ışığında “tahmin”den öte bilgimiz yok.
Bugünün Türkiye’si malum.
Bahşiş almak için düğün arabasının önünü kesenler, istedikleri parayı alamayınca damadı öldürdüler.
“Yeni Türkiye”de “bahşiş terörü”, şehrin en işlek caddelerindeki tinerci istilası ve  kırmızı ışıklardaki cam silici terörü bitecekse eyvallah…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇelikBursa’da bir yakınını ziyaret için gittiği hastanenin karşısındaki inşaatta işçilerin can güvenliği olmadan çalıştığını gördü. Çelik, durumu Teftiş Grup Başkanı’na bildirince inşaat mühürlendi.
“Yeni Türkiye”de, insanlar “Önce emniyet” sloganıyla işbaşı yapacaksa ve gerekli güvenlik tedbirini almayanları “Bakan” değil, “O işe bakan” denetleyip cezalandıracaksa, tamam…
Ölümle sonuçlanan iş kazalarında Türkiye’nin Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olması yerine sonuncu çıkmasını kim istemez.
Önüne ister “Eski” koyun, ister “yeni” fark etmez, can kurban böyle bir Türkiye’ye!
Günümüz Türkiye’sinde yayaların otobanda karşıdan karşıya en güvenli şekilde geçmeleri için kullandıkları üst geçit, insanları güneşten korusun diye gölgesine oturdukları ağaç, bizzat ölümlerine yol açıyor.
“Yeni Türkiye”de bunlar “görünmez kaza” değil de “Görevlerini layıkıyla yapmayanların sebep olduğu cinayet” sayılacaksa varım buna…
Bugünün Türkiye’sinde trafikte makas atmak, trafiğin yoğun olduğu yollarda diğer sürücüleri “salak” yerine koyup emniyet şeridinden basıp gitmek, ambulansın peşine takılmak serbest.
“Yeni Türkiye”de bunlar “Trafik magandası” olarak fişlenip cezalandırılacaksa eyvallah…
Mevcut Türkiye’nin sıkıntıları belli.
Şayet “Yeni Türkiye” sadece yönetenlerinin değil; dini, dili, ırkı, cinsiyeti, mensubiyeti ne olursa olsun yönetilenlerin birinci sınıf insan muamelesi göreceği bir yer olacaksa, başım gözüm üstüne…

KADIN DÖVEN ERKEĞİ ÖDÜLLENDİREN SİSTEM

Fethiye’de gece saat 03.30 sularında 19 yaşındaki bir Türk (N.G.), eğlence çıkışında 39 yaşındaki İngiliz sevgilisini (K.C.) evire çevire dövüyor sokak ortasında.
Genç sevgilisinden 15 dakika dayak yiyen ve kanlar içinde kalan kadın, motosikletiyle evine dönen M.G. adlı bir pizzacının önünü kesip, kendisini kurtarmasını istedi.
N.G., “Sen benim karımı nasıl götürürsün?” diyerek pizzacıyı da dövüp, hastanelik etti.
Olay yerine gelen polise de direnen N.G., gözaltına alındı, ama serbest bırakıldı.
Çünkü dayak yiyenlerin hiçbiri bu magandadan davacı olmadı.
Geçenlerde Fatih’te sevgilisinin sokak ortasında evire çevire dövdüğü, hatta bıçakla tehdit ettiği kadın da “Kocam” dediği sevgilisinden
davacı değildi.
“Mazoşist”lerle “sadist”ler arasındaki bu şiddete, “Tencere yuvarlandı, kapağını buldu. Alan memnun, satan memnun” diye ses çıkarmayacak mıyız?
“Eşini tornavida ile 42 yerinden delen kocayı serbest bırakan hukuk sisteminin, sevgilisini döven erkekleri cezalandırmasını mı bekliyorsun? Üstelik kadınlar davacı olmamışken” diyenler olabilir.
Zaten zurnanın zırt dediği yer de burası.
İnsanların gözü önünde eşini ya da sevgilisini ölesiye dövenler, mağdurlar şikâyetçi olmayınca yargılanmıyorsa, “Eline sağlık. Dövmeye devam et” demektir bu.
“Devlet Baba”, ekonomik olarak kendi ayakları üstünde duramayacak kadınların kendisine şiddet uygulayan ele muhtaç olduğu için ondan şikâyetçi olamadığını bilerek gerekli adımları atmalı.
Toplumun önünde kadına şiddet uygulayanlar, dövdükleri insanlar şikâyetçi olmasa bile artık “Kabahatler Kanunu” mu olur, “Kamu davası” mı bilemem, bir şekilde cezalandırılmalı.
Aksi taktirde kadına şiddet uygulayanı ödüllendirirken, mağduru da “Ne halin varsa gör” diye adeta cezalandırıyor sistem…

GÜNÜN SÖZÜ
Aşk kalpten, dost sırttan vurur. Kalbin iyileşir, ama sırtın hep kambur kalır!”
(Hz. Mevlana)