MİLLİYET CADDE – 6 Haziran 2012 Çarşamba ALİCE
Eski kankası, ama 14 yıllık düşmanı Gülben Ergen’le barışan Seren Serengil, “Onun yaşadığı üzüntü çok kalbime dokundu. Onu mutsuz görünce, içimdeki kırgınlık öfke gitti” dedi. Ergen’in evine gittiğini anlatan Serengil, tıpkı eski günlerdeki gibi bir gün geçirdiklerini söyledi.
Seren Serengil’le Gülben Ergen arasındaki 14 yıl süren savaş sonunda bitti.
Küs oldukları dönemde özellikle Seren, Gülben için öyle ağır sözler sarfetti ki, buna rağmen nasıl ‘U dönüşü’ yapıp, eski kankası, ama 14 yıllık ‘düşmanı’yla barıştı, aklım almadı.
Pazartesi akşamı Seren, tvem’de moderatörlüğünü üstlendiğim ‘Magazin Meydanı’nda konuğumuzdu.
Kendi adıma, merak ettiğim her şeyi sordum ona.
“Peki verdiği yanıtlar tatmin etti mi seni?” diye sorarsanız, yanıt şudur:
Hayır.
Seren, her soruya samimiyetiyle yanıt vermiş olsa dahi onu anlamam mümkün değildi.
Çünkü ‘arkadaş’ dediğim biri hakkında ne öyle laflar ederim, varsayalım ki o sözleri hak etti de sarf ettim, o zaman bir daha dönüp bakmam.
Bana uzak, Allah’a yakın olsun der geçerim.
“Mutsuzluğu beni de üzdü”
Gelelim Seren’le Gülben’in barış gününde neler yaşandığına.
İşte Seren’in o güne dair anlattıkları:
“Son zamanlarda çok mutsuz ve üzgün gördüm onu. Boşanma sürecinde ettiği laflar ve yaşadığı üzüntü çok kalbime dokundu. Gülben mutlu olsaydı belki devam edecekti küslüğümüz. Onu böyle mutsuz gördükçe üzüldüm ve gitti o içimdeki kırgınlık, öfke. Geçenlerde sevgilimle tartıştıktan sonra atlayıp Bursa’ya gittim. Otelde tesadüfen ‘Tesadüf’ klibini seyrettim. İstanbul’a gelirken benzinciden o şarkıyı dinlemek için albümünü aldım. Benzincideki görevli bile çok şaşırdı buna. İstanbul’a dönene kadar o şarkıyı dinledim, içimdeki tüm kırgınlıklar bitti.”
“Apartmanda herkes camda”
Yanıtını merak ettiğim bir diğer konu da Seren’le Gülben’in buluşma anı oldu.
Seren, 14 yıllık küslükten sonra ilk karşılaşmalarını şöyle anlattı:
“O gün kapıda bekliyordu beni. Apartmanın kapısının şifresini yazıp, attı aşağıya. Yandın artık dedim. Şifreyi yanlış girdim her halde bir süre kapı açılmadı. Görenler de gülüyor. Twitter’dan ‘Geliyorum’ diye yazdığım, o da ‘Bekliyorum’ dediği için sitedeki herkes pencerede.
Yukarı çıktığımda Atlas’la beraber karşıladılar beni. Sarıldık. Atlas bana hayran oldu zaten. Gülben de ‘Bayıldı sana’ dedi. Sonra konuşmaya başladık.
Sonra bağdaş kurduk koltukta; eskisi gibi. Eskiden de oturup konuşurduk. Birden bire o haldeydik, eski samimiyetteydik.
Sanki o kadar husumet ve kızgınlık yokmuş gibi yine çok özel şeyler konuştuk. Hatta Oğuz’u tanımak istedi. Oğuz’u aradı, ‘Bu kız çok iyidir’ dedi ve benim için referans verdi.”
“Eskisi gibi birlikte ağladık”
“İlk 15-20 dakika eskiyi konuştuk. Ben neden bu kadar kızgın olduğumu anlattım.
O da bir takım yanlış anlaşılmalar olduğunu söyledi ve ben ikna oldum.
Sonra bir sahne oldu, onu burada anlatmayacağım, onun özeli çünkü. Onun özeliyle alakalı bir şey oldu evde ve üzgün olduğunu gördüm, çok iyi bir anne olmuş. Gerçekten becermiş bu işi ve o sorumlulukta bir anne, ama üzgün. Çünkü o aileyi devam ettirememiş ve aslında ne kadar kuvvetli gözükse de üzgün. Onu gördüm orada, telefonla konuşurken. Orada zaten ağlamaya başladım. Beni görünce o da ağlamaya başladı. Karşılıklı ağladık yani. Ben giderken çiçek ve pasta götürmüştüm. O da bir kek yaptı, gayet güzeldi. Beraber yedik, içtik, güldük ve ağladık. Tıpkı eskisi gibi.”