blank

5 Ekim 2025 Pazar  –  Milliyet Pazar  –  Alice

2024 yılının kasım ayıydı… Taşkent’te düzenlenen Türk Filmleri Haftası için Özbekistan’daydık. Türkan Şoray’ın yanı sıra Pelin Akil, Hande Doğandemir, Bestemsu Özdemir, Didem Balçın, Aslıhan Karalar ve Elif Buse Doğan gibi birçok ünlünün davetli olduğu Türk Filmleri Haftası’nın açılışından sonra, Taşkent’e mesafesi 275 km olan Özbekistan’ın tarihi şehirlerinden Semerkant’a geçtik.

Festivalin davetlisi Türk yıldızlardan sadece Hande Doğandemir, bizimle Semerkant’a geldi. Oyuncu gün boyunca elindeki fotoğraf makinesiyle Semerkant’ın tarihi ve turistik yerlerini çekti.

Özbekistan dönüşünde röportaj yapma isteğimi ilettiğim Doğandemir, “Yeni bir projeye başladığımda söz,” demişti. Başrollerini Hande Doğandemir ile Uğur Güneş’in paylaştığı “Aşk ve Yemek” filminin 3 Ekim’de vizyona gireceğini öğrendiğimde oyuncuya sözünü hatırlattım. Doğandemir’le “Aşk ve Yemek” filmini, oyunculuk serüvenini ve fotoğrafçılık hobisini konuştuk.

 

Romantik komedide oynamayı seviyorum

Dizi oyunculuğuna 2009 yılında başladınız, ilk sinema filminizi ise 2015’te çektiniz. Sinemacılar sekiz diziden sonra mı fark etti sizi, yoksa o zamana kadar teklif geldi de siz mi sıcak bakmadınız. Altı yıllık bu gecikmenin sebebi ne?

Sinema her zaman benim sevdiğim, içinde yer almaktan mutlu olduğum bir sanat disiplini, geç olsun güç olmasın. Hayat olması gerektiği zamanda olması gereken şeyleri çıkarttı hep karşıma, o yüzden zamanlamalara çok takılmam.

Sinema maceranızın 10’uncu yılında 10’uncu filminizle çıkıyorsunuz seyirci karşısına… “Aşk ve Yemek” filminin nesi sizi cezbetti de “evet” dediniz?

Müge Uğurlar çok sevdiğim bir yönetmen. Romantik komedi oynamayı da çok seviyorum. Bir de senaryo ve ekip şahane olunca hemen ‘Evet, olmak isterim’ dedim.

Film çekimlerinde biriktirdiğiniz acı tatlı anılar neler?

Acı anımız yok açıkçası çok rahat, çok eğlenceli bir set ortamıydı hep çok güldüğümüzü hatırlıyorum.

Sinemaseverlerin “Aşk ve Yemek” filmini izlemeye gitmesi için üç neden diye sorsam, yanıtlarınız ne olur?

İyi ve mutlu hikâyelere olan ihtiyacımız diyebilirim. Yeterince zorlanıyoruz hayatta zaten biraz gülmek ve nefes almak için.

Hande Doğandemir’in dizi ve sinema oyunculuğundaki nihai hedefi nedir? İstediği ödülleri almak mı? Yurt dışındaki bilinirliğini yabancı dizi ve film yapımcılarıyla iş yaparak taçlandırmak mı?

Açıkçası hayallerin sonu yok. İnsan hepsi olsun ister. Benim hayalim hep içinde olmaktan mutluluk duyacağım, huzurlu olduğum işler, yeni ve farklı hikâyeler. Karşılığını bulduğu her sonucu kabul ederim.

Dizi ve filmlerle oyunculuğunuzu, TRT Okul’da iki sezon sunuculuk yaptığınızı biliyoruz. Akademik eğitimini aldığınız konudaki çalışmalarınızı bilmiyoruz. Bir sosyolog olarak Türk dizilerinin dünyada bu denli ilgi görmesi konusundaki tespitleriniz nedir? Türkiye nasıl başardı bunu?

Kendi topraklarımızın çok kıymetli hikâyeleri var, duygusu yüksek bir milletiz, duygularımızı ifade etmekte de çok cömertiz sanırım bunlar her kesimden ilgi görmelerini sağlıyor.

Sosyoloji mezunu olmak ve kamera arkası deneyimi oyunculuğunuza neler kattı?

Gözlem yapmayı öğrenmek, analiz etme pratiği hayatta her zaman işime yarıyor. Bir toplumu ve insanı tanıyabilmekte bu alanda bana çok yardımcı oldu.

blank“İyi bir proje çıkarsa yine sunuculuk yaparım”

2011-2013 arasında “Hatırlar mısınız?”dan sonra sunuculuğa niye devam etmediniz?

Özel bir tercih değildi severek yapıyorum. Yine karşıma böyle bir proje çıkarsa düşünebilirim.

2019’dan bu yana üç tiyatro oyununda oynadınız. Bu oyunlardan devam eden var mı?

Hayır yok, hepsi kendi için süresini doldurdu yeni hikâyeler başlar umarım en kısa zamanda.

Ankara’da büyümüş biri olarak İstanbul maceranız nasıl başladı?

Mezun olduktan sonra hem tezimi yazmak hem de deneyim kazanmak için staj yapmaya geldim.

Şehir nasıl karşıladı sizi?

Zordu açıkçası Ankara çok konforlu bir şehir, çok sakin. İstanbul’un kaosu yalnız başına hayata atılmaya çalışan herkesi mutlaka zorlar.

“İlham veren hikâyeler yakalamayı seviyorum”

blankBir oyuncu olarak kendinize ne gibi yatırımlar yaparsınız? Çok oyun, çok film  dizi izleyerek ve gözlem yaparak mı?

Hepsi aslında. Gözlem yapmak çok keyifli insanları izlemeyi severim. Oyun, film, dizi çok izlerim beni besleyen, ilham veren hikâyeler yakalamayı seviyorum.

Bugüne kadar oynadığınız rollerden sizi en çok zorlayan, ama dönüştüren bir iş oldu mu?

İlk tiyatro oyunum “Waterproof” diyebilirim… Hem hikâyesi hem prova süreci oldukça zordu ama beni çok eğitti oyunculuk anlamında.

Size bir film veya dizi projesi geldiği zaman neleri önceleyerek kararınızı verirsiniz? “Bu işte varım” ya da “Yokum” demeniz için kriterleriniz neler?

Hikâyesi tabii ki çok önemli, rolün motivasyonları, hikâyedeki yeri. İyi bir ekip ve iyi bir hikâye bir araya geldiyse insan içinde olmak istiyor.

“Kendimi bildim bileli fotoğraf çekmeye meraklıyım”

blankFotoğraf merakınız nereden geliyor?

Bilmiyorum ben kendimi bildim bileli fotoğraf çekmeye meraklıyım.

Fotoğrafçılıktaki tarzınız nedir? Nelerin fotoğrafını çekmekten keyif alırsınız?

Sokakta genelde insan hallerini çekmeyi seviyorum, doğal bir an yakalamayı.

Çektiğiniz fotoğrafları ne yapıyorsunuz? Dijital bir arşiv mi tutuyorsunuz yoksa beğendiklerinizi karta bastırıyor musunuz?

Eskiden bastırıyordum, uzun zamandır yapmadım aslında sevdiklerimi o şekilde arşivlemek istiyorum.

İleride fotoğraf sergisi açmak gibi bir hedefiniz var mı?

Çok söyleyen oluyor, bayağı biriktirdim yıllar içinde… Bir gün belki bir hikâye kurgulayıp yapabilirim.

Dijital dünyada eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?

İlk zamanlar daha zordu ama alıştık artık herkes her şeyi söyleyebiliyor ve buna engel olmamız mümkün değil. En iyisi hiç görmemek ve ilgilenmemek ancak öyle koruyabiliriz kendimizi.

Bir oyuncuya fotoğraf çektirdiği hayranı, “Sen fotoğraflarda daha güzeldin” diye yorum yaparak paylaştı. Aynı durumda siz olsanız nasıl tepki verirdiniz?

Her zaman aynı enerjide ve ruh halinde olmamız mümkün değil. İnsanız ve birçok şey yaşıyoruz anlayışa ihtiyaç duyduğumuz zamanlar oluyor herkes gibi.

Güzellik kriterlerinin norm haline gelmesine bir oyuncu olarak nasıl bakıyorsunuz?

Anlamsız buluyorum. Her şeyin kalıplara uymayan kendine has halini seviyorum.

Bir oyuncu olarak botoks, dolgu, yüz gerdirme gibi estetik operasyonlarına nasıl bakıyorsunuz?

Kişisel tercihler bunlar. Ben kendime oyunumu engelleyecek hiçbir şey yapmamaya çalışıyorum.

“Melankoli hiç sevmem”

Cep telefonunuzda playlist’iniz var mı? En çok sevdiğiniz ve dinlediğiniz şarkıcılar-şarkılar neler?

Var tabii. Birkaç farklı playlistim var ruh hallerime göre. 2000’ler rock, alternatif rock… Neşeli bir playlistim var en çok onları dinliyorum. Melankoli hiç sevmem.

Sabah evden sete giderken ya da sette çekimlere başlarken yapmayı ihmal etmediğiniz rutinleriniz ya da batıl inançlarınız var mı?

Batıl inancım pek yok, öyle şeyler düşünmeyi sevmiyorum. Kahvemi içmeden güne başlayamam ve köpeğim Ginger’la ilgilenirim. Sahnelerime bakarım mutlaka.

Dizi ya da film setinde olmazsa olmazlarınız nelerdir?

Pek yok açıkçası. Öyle kesin kurallarım yok. Her setin imkânları ve enerjisi farklı oluyor, ben de ona göre ihtiyaçlarımı belirliyorum.

“TV ve reyting sistemi pek aklımın aldığı bir şey değil”

blankSenaryolar konusundaki öngörüleriniz tutar mı? Okuduklarınızdan etkilenip “bu tutar” dediklerinizden tutmayanlar, “tutmaz” dediklerinizden tutanlar oldu mu?

Yok ben o tahminleri pek yapamıyorum. Televizyon ve reyting sistemi benim pek aklımın aldığı bir şey değil.

Formunuzu korumak için neler yaparsınız? Özel bir spor ve beslenme programınız var mı?

Artık bana neyin iyi gelip gelmediğini biliyorum. Dönem dönem bozsam da mutlaka telafi ediyorum, spor da aynı şekilde.

Hobileriniz neler?

Tabii fotoğraf çekmek. Boya yapmak gibi, el işleri de benim için terapi gibi oluyor.

Kendinizi nasıl şarj edersiniz? Sessizlik mi ararsınız, yürüyüş mü yaparsınız yoksa müzik mi dinlersiniz?

Hepsine zaman zaman ihtiyaç duyduğum oluyor.

Lezzet rekabeti

Adana’dan göç etmek zorunda kalan kebapçı ailenin, Samsun’a gitmek üzereyken yolculuk sırasında kendilerini hiç beklenmedik bir şekilde Tokat’ta bulmasıyla gelişen olayları anlatan film  Yeşilçam’ın özlediğimiz aile komedisi tadında.

Film Adanalı kebapçı aile ile Tokat’ın en lüks restoranını işleten Nisan (Hatice Aslan) ve mutfak şefi kızı Mercan (Hande Doğandemir) arasında lezzet yarışı ve sert bir rekabete sahne oluyor.

blank