MİLLİYET CADDE – 26 Nisan 2012 Perşembe  ALİCE

Uğur Dündar, birkaç gün önce ‘İyi Uykular Sayın Seyirciler’ adlı bir kitap çıkardı. Hemen alıp okuyayım dedim, ama olmadı. Anadolu Yakası’nda dört kitapçı dolaştım beşincide buldum nihayet. Salacak’ta oturdum,  bir solukta okudum ve uykum kaçtı…

‘Güven Anketi’ne güvenim kalmadı’ başlıklı bir yazı yazmıştım 5 Nisan’da.
Sebebi de, Ipsos KMG’nin ‘Genel olarak hangi ünlü ismin tavsiyesi sizin marka tercihinizde etkili olur?’ adlı anketiydi.
Çünkü ‘En güvenilir ünlü anketi’nde ocakta üçüncü olan Uğur Dündar’ın, üç ayda
12 puan kaybedip 13’üncü sıraya gerilemesi bana inandırıcı gelmemişti.
Bir insan ekrandan uzak diye ‘güven endeksi’ güneş görmüş kar gibi erir mi?
Uğur Dündar, birkaç gün önce ‘İyi Uykular Sayın Seyirciler’ adlı bir kitap çıkardı.
Hemen alıp okuyayım dedim, ama olmadı.
Anadolu Yakası’nda dört kitapçı dolaştım ve hepsinde aldığım yanıt aynıydı:
“Uğur Dündar mı? Maalesef bitti.”
Ipsos KMG’nin Uğur Dündar’ı üç ayda bitiren ‘güven anketi’ doğruymuş demek ki!
Allah’tan beşincide buldum ‘İyi Uykular Sayın Seyirciler’i.

Bu kitap uykumu kaçırdı
Salacak’ta oturdum ve bir solukta okudum kitabı. Okudum ve uykum kaçtı.
Neden mi?
İşte size birkaç neden:
“2005’in Eylül’üydü. Arena ekibi olarak yeni yayın dönemine hazırlanırken arkadaşımız Hatice Demircan’ı bir avukat aradı ve Egebank’ı batıran Yahya Murat Demirel’le ilgili elinde bilgi ve belgelerin olduğunu, bunları sadece Uğur Dündar’a açıklayabileceğini söyledi.
Avukatın anlattıkları doğru çıktı. Yahya Demirel’in yakalandığı Bulgaristan’a kaçmadan önce üzerine kocaman harflerle ‘Unutma’ diye yazıp bıraktığı, bir bankanın kasasındaki zarftan çıkan dekontları ve hesap cüzdanlarını TMSF Başkan Yardımcısı Fethi Çalık’a teslim ettik.
Bütün bu gelişmeleri 19 Eylül 2005 akşamı Arena’da yayınladık. TMSF’nin avukatları teslim ettiğimiz dekontlar, hesap cüzdanlarının peşine düştü ve altı ay sonra Murat Demirel’in İngiltere’deki gizli hesabındaki parayı dondurdu. Çok geçmeden de İngiltere’deki
30 milyon dolar Türkiye’ye iade edildi. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, bize bu nedenle teşekkür belgesi verdi.

8 milyon dolara ne oldu?
Bu kitabı yazmaya başladığım sırada ajanslar şöyle bir haber geçti:
‘Batık Egebank’ın sahibi Murat Demirel’in Cayman Adaları’ndaki gizli banka hesabına 24 milyon dolar kaçırdığını tespit eden TMSF, hukuk mücadelesini kazandı. Dava süreci sonunda Londra’daki İngiliz mahkemesinde el konulan para, geçen hafta Türkiye’ye iade edilerek hazineye kaydedildi.’
Haberde ne benden, ne Arena ekibinden ne de o sarı zarfı teslim edenden tek kelime vardı.
Yazıma son noktayı koymaya hazırlanırken, 1 Mart 2012’de Star gazetesinin birinci sayfasında, ‘TMSF Başkanı son gününde Demirel’in zulasını patlattı’ manşetiyle verilen bir haber vardı.
Haberde TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül’ün, görev süresinin son gününde, Murat Demirel’in Cayman Adaları’ndaki 22 milyon dolarını Türkiye’ye getirdiği yazılıyordu.
Bize 30 milyon dolar olarak söylenen para önce 24, sonra
22 milyon dolara inmişti.
8 milyon dolara ne olmuştu acaba?
Haberde zamanın TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ten tek kelime söz edilmiyordu. Olay sanki Şakir Ercan Gül’ün kişisel başarısıymış gibi gösteriliyordu.
Üstelik haber ‘TMSF’nin
eski Başkanı Ahmet Ertürk’ün görev süresinin dolmasının ardından iki yıllığına bu göreve atanan Gül’ün, BDDK ve TMSF başkanlarının görev süresini uzatan
düzenlemeyle yeniden
atanması bekleniyor’ cümlesiyle bitiyordu.”

Casino için bakana rüşvet
“1986’da TRT’den ayrılıp Hürriyet’e başlamıştım. Bir gün Erol Simavi beni çağırdı. The Marmara Oteli’nde kalıyordu. Otelin altındaki casinoyu işleten Fahrettin Aslan’ı bile dönemin turizm bakanına rüşvet vererek ruhsat aldığını söyledi ve ‘Bu soygun düzenini sona erdirmek için elinden ne geliyorsa yap’ dedi.
O tek kollu canavar son nefesini kollarımda verdi!
Peşpeşe yaptığımız haberler büyük ses getirdi ve sonuçta kumarhaneler dönemin dürüst siyasetçilerinden Kültür ve Turizm Bakanı Mustafa Tınaz Titiz tarafından kapatıldı.
Turizm bakanına rüşvet iddiasını yıllar sonra Fahrettin Aslan da doğruladı. Bir sohbetimizde içi tıka basa dolu çantayı, bakanın evine nasıl götürdüğünü, evin hangi semtte olduğunu, evin içini falan bir güzel anlattı.”
Şimdi anladınız mı kitabın uykumu niye kaçırdığını?