MİLLİYET – 14 ARALIK 2015 PAZARTESİ – ALİCE
Televizyon ve dizi dünyasında, “Bu dizi benim sayemde reyting alıyor. Ben gidersem bu dizi biter” diyenler oldu mu?
Oldu.
Peki onlar gidince öksüz bıraktıkları diziler bitti mi?
Hafızam beni yanıltmıyorsa hayır.
Ne Meryem Uzerli “Hürrem”i oynamaktan vazgeçince “Muhteşem Yüzyıl” bitti ne de Yeşim Ceren Bozoğlu ayrılınca “O Hayat Benim”in reytingi düştü.
Dizide cast elbette ki çok önemli ama stardan, oyuncudan daha önemli olan şey senaryodur.
Seyirciyi ekran karşısına çivileyecek inandırıcı bir senaryo yoksa ortada, starları da doldursan o diziye hikaye.
Dizi işinde asıl başrol “senaryo” olduğuna göre “Muhteşem Yüzyıl Kösem”e 9’ncu bölümde katılacağı açıklanan Beren Saat’in girişini öne çekip, ona “Gemiyi kurtaracak kaptan” muamelesi yapmak niye?
“Muhteşem Yüzyıl Kösem”in reytingleri pek parlak değil.
“Kösem”i canlandıracak Beren Saat, reyting patlaması mı yaptıracak diziye?
Tanıdıklarım arasında da Beren Saat’i bir an önce “Kösem” olarak izlemek istediklerini söyleyenler var.
Ama bu insanlar bu diziyi zaten izliyor.
Beren Saat’in katılmasıyla sevdikleri bir ismi, sevdikleri dizide izlemiş olacaklar.
Bu diziye ekstra reyting olarak yansır mı?
Tekrarı olmayan bir dizinin başını izlememiş olanların 6’ncı ya da 9’ncu bölümden sonra sırf Beren Saat’in hatırına “Muhteşem Yüzyıl Kösem”in tiryakisi olacağını varsaymaktır bu.
Böyle düşünmenin Beren Saat açısından zararı da şu:
“Muhteşem Yüzyıl Kösem”in “Total”de 4 civarında seyreden reytingini birkaç puan artırmazsa Beren Saat’ın “dizi starlığı” da tehlikeye girer.
Sinem Kobal’ı “dizi starı” sanıp onun üstüne proje geliştirenlerin akıbeti ortada.
Dizileri “senaryo”nun değil “starların” sürükleyeceğini sananlara Kıvanç Tatlıtuğ’un “Kurt Seyit ve Şura”sını, Sinem Kobal’ın oynadığı “Gönül İşleri” ve “Analar ve Anneler” dizisini hatırlatmakta yarar var.
Genç yıldızlara en çok zararı “dizi kurtarıcısı” misyonu yükleyenler veriyor aslında.
TALİHSİZ USTA!
Kelimenin tam anlamıyla eski yönetimden tam bir enkaz devralan Trabzonspor’un yeni başkanı Muharrem Usta, camianın moralini yükseltmek için şöyle bir demeç vermiş Sabah’a:
“Takım maç kaybederse fırınlar ekmek bile satamaz. Trabzon, Trabzonspor’la ayağa kalkacak.”
Usta’nın bu demecinin Trabzonspor’un Rize deplasmanında 3 golle 3 puan kaybettiği maçın gazetelere yansıdığı gün çıkması yeni başkanın talihsizliği deyip geçebilirdim.
Ancak Teknik Direktör Sadi Tekelioğlu’nun Fenerbahçe maçında top yerine rakip futbolcuların ayağına tekme atınca takımı 10 kişi bırakan Alper Uludağ’lı bir kadroyla Rize maçına çıkmasından benim anladığım şu:
Yönetim değişti, ama hâlâ eski hamam, eski tas Trabzonspor’da.
GÜNÜN SÖZÜ
İnsan, teknolojinin efendisiydi. Şimdi teknoloji insanın efendisi oldu. (Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Özer)