MİLLİYET CADDE – 28 HAZİRAN 2013 CUMA  –  ALİCE

Kendileri için ‘adil yargılanma’ isteyenler, ‘yargılayan’ taraf kendileri olduğunda niye ‘adil’ davranamaz?

Mahkeme, Aziz Yıldırım’ı ‘şike’den suçlu bulup, ceza verdi. Top şimdi Yargıtay’da. Yargıtay, ya kararı onaylayacak ya da ‘Usül’ ya da ‘Esas’tan bozup, iade edecek.
Beşiktaş’ı 1, Fenerbahçe’ye 2+1 yıl Avrupa Kupaları’ndan men eden UEFA’nın ‘Şike Dosyası’nda adı geçenlerle ilgili kararı henüz çıkmadı.
Aziz Yıldırım hakkında  herkesin bir kanaati olabilir ve vardır da…
Ancak Aziz Yıldırım için  bugün ‘suçlu’ ya da ‘masum’  demek hukuki olarak yanlış.
Hukuk tanımamazlık olur bu…
Aynı dönemde bir başka mahkemeden Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu için ‘Yönetim Kurulu üyeliklerinin dondurulması’ kararı çıktı. Fenerbahçe’nin eski yöneticilerinden Recep Özcan’ın açtığı bu davada da nihai kararı temyiz verecek.
3 Temmuz 2011’den bu yana adil yargılanmadıklarından yana dert yananların yaptığına bakın.
Recep Özcan’ı ‘yıldırım bir karar’la attılar Fenerbahçe Kulübü üyeliğinden…
Bu mudur sizin hukuk anlayışınız?
Kendileri için ‘adil yargılanma’ isteyenler, ‘yargılayan’ taraf kendileri olduğunda niye ‘adil’ davranamaz?
“Hak, hukuk, adalet istiyorum, ama sadece benim için” deyip, keser gibi niye hep kendilerine yontarlar?

MİKONOS’UN SİMGESİ PELİKAN’IN HİKAYESİ

photo-e1372313864975-1024x627-1

Mikonos’un simgelerinden biri pelikan…
Yıllar önce yaralı bir pelikan gelmiş adanın limanına…
Esnaf sahip çıkmış ona…
O da iyileştikten sonra ayrılmamış Mikonos’tan, yerleşmiş oraya…
Yıllarca Mikonosluların ve adaya gelen turistlerin maskotu olmuş…
Yıllarca kutsal bir hayvan gibi muamele görmüş Mikonos’ta…
O pelikan bir otomobil çarpması sonucu veda etti Mikonos’a, ama iki yeni pelikan geldi onun yerine…
Pelikanlar, Mikonos sokaklarında gezinirken küçük büyük her yaştan insan düşüyor peşlerine…
Kimi pelikanla birlikte fotoğraf çektirmenin peşinde, kimi fotoğrafını, videosunu çekmenin, kimi de uzun gagasına dokunup, nasıl bir şey olduğunu keşfetmenin…
Onlar da alışık bu ilgiye.
Zaten çok sıkıldıklarında atıyorlar kendilerini restoranların, kafelerin içine…
Masaların altına ya da arasına sığındıklarını sanıyorsanız yanılırsınız.
Doğru mutfağa gidiyorlar, “Çok yoruldum, enerji kaybettim. Şuradan bir şey versenize” dercesine…
Mikonosluların magnetlerini bile yapıp sattıkları bu pelikanlar bizde olsa akıbetleri ne olur diye de düşünmedim değil kendi kendime …

ANADOLU’DAKİ EĞLENCE HAYATI

20 Haziran’da “Türkler nasıl eğleniyor?” başlığıyla yer verdiğim Bahçeşehir Üniversitesi Kreatif Endüstriler Merkezi’nin, URU Group için yaptığı Türkiye’deki eğlence sektörünün trend araştırmasından bir bölümü daha paylaşmak istiyorum. Çünkü İstanbul dışındaki şehirlerdeki eğlence hayatının analizi var bu bölümde… İşte Ankara, İzmir, Eskişehir ve Bodrum’un eğlence hayatının röntgeni:
Ankara: Kültür-sanat temelli eğlence tüketimini yaşı 18-25 arasındaki öğrencilerin yönlendirdiği başkentte, sayıları azalmakla birlikte,   25-40 yaş arasındaki nüfus, öğrencileri takiben, en kayda değer müşteri kitlesi.
İzmir: Alsancak’ta barlar yoğunlukta. Barlarda haftanın belli günlerinde düşük kapasiteli konserler var. İzmir’in İstanbul’dan ayrışan en önemli özelliği İstanbul’daki haftanın her günü eğlence anlayışının olmayışı. Alsancak, Küçük Park ve Bayraklı’da yer alan mekânların çoğu sadece ya belli günler ya da konserlerde açık. Yaz sezonundaysa Küçük Park’taki konser mekânları kapalı, Çeşme Alaçatı’daysa sadece yaz sezonu aktifler.
Eskişehir: Sosyal hayatı ve eğlence kültürü temelde öğrencilerin beğenileri ve tüketim kapasiteleriyle belirliyor. Ancak kentin daha ana akım zevklere (Türkçe pop-fantezi ve alaturka müzik gibi) sahip paralı eşrafı ve kentteki iki üniversitede çalışan akademisyenler gibi eğitimli beyaz yakalılar da etkili.
Bodrum: Mevsimsel ve kısmi dalgalanmaların dışında, sektörün varlığını daha da büyüyerek devam ettirmesi bekleniyor. Kişisel ilişkiler önemli. Müesseselerin marka değeri olduğu gibi, başındaki kişilerin de kendi marka değerlerinden bahsedilebilir.

GÜNÜN SÖZÜ
Küçük seylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. (Eflatun)