15 Eylül 2022 Perşembe  –  Milliyet Cadde  –  Alice

29.Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin yüzü yeni kaybettiğimiz Türk sinemasının iki değeri; Fatma Girik ve Cüneyt Arkın… İki oyuncunun festival görsellerinde kullanılan fotoğrafları 1965 yapımı ‘Sevişmek Yok’ filminden… 18 Ekim tarihlerinde yapılacak 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin yüzleri de yine Türk sinemasının iki efsanesi; Filiz Akın ve Ediz Hun… Altın Portakal, 1975 yapımı ‘Ankara Ekspresi’ filminden aldı iki oyuncunun görsellerini… Altın Koza’nın yaptığını sinemanın kaybettiğimiz efsanelerine, Altın Portakal’ınkini Türk sinemasının yaşayan sanatçılarına saygı olarak görmek mümkün. İki etkinliğin yıllarca sinemamızın eski sanatçılarını festival yüzü yapması, ‘Türk sineması, Yeşilçam yıllarında starlaşan oyunculardan mı ibaret?’ sorusunu getiriyor akıllara. Yeşilçam tarih oldu, yerini ‘yeni sinemacı’ aldı.

Peki yeni sinemacıların çektikleri filmlerin başrollerinden hiçbiri Yeşilçam starlarının yerini alabildi mi? Hayır…
Yeni sinemacılar yeni starlarını yaratabilseydi, her yıl yeni filmlerin yarıştığı film festivallerinin yüzleri onlardan biri olurdu. Sinemacıların üstünde ciddi ciddi kafa yorması gereken bir konu bu…

‘GELİNCİK’ FİLMİNİN ÖYKÜSÜ

Adana’daki ilk günümde kaldığım Hilton’da sohbet edecek tanıdık göremeyince yürüyerek geçtim Sheraton’a… Otelin bahçesinde efsane yönetmenlerden Şerif Gören’le 29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin basın organizasyonunu yapan Bircan Usallı Silan, Festivalin Yürütme Kurulu Başkanı Menderes Samancılar ve Güven Kıraç’ı gördüm. Hepsiyle selamlaştıktan sonra Şerif Gören’le Bircan Usallı Silan’ın masasına oturdum. Gören, sadece sinemadan tanıdığım bir isim değil, aynı zamanda pandemi başlayana kadar Beyoğlu’ndan okey arkadaşımdı. Pandemi patladıktan sonra o Antalya’ya yerleşti, ben lokale gitmeyi bıraktım, o nedenle epeydir görüşemiyorduk. Bircan Silan, Güneş’te çalıştığım 1980’li yılların başından beri hem meslektaşım, hem arkadaşım. Adana’nın sıcağına uygun bir sohbet başladı. Laf lafı açtı, Şerif Gören bir Fatma Girik ve Cüneyt Arkın anısı patlattı:

“70’li yılların sonunda Memduh Abi’yle (Ün) karşılaştım. Cüneyt Arkın’la anlaştık, bir film yapacağız. Fatma da (Girik) olabilir. Elinde bir senaryo var mı?’ diye sordu, var dedim. ‘Nasıl bir şey?’ diye sorunca şöyle dedim: Üstü çıplak bir adam indiği atı deniz kenarında dört nala sürer. Bikini giyen mavi gözlü bir kadın da deniz kenarında güneşlenmektedir. At o kadının yanına gelince zınk diye durur.

Memduh Ün, ‘Tamamdır. Nerede çekelim sence?’ deyince tatile ihtiyacım olduğu için Side dedim. Side’deki çekimlere senarist Sefa Önal da geldi ve senaryoyu sette yazdı ve ‘Gelincik’ güzel de bir film oldu.”

ZİHNİ GÖKTAY’DAN YENİ OYUN KASIMDA

Bu yıl Altın Koza Film Festivali’nde ‘Emek Ödülü’ne layık görülen Türk tiyatrosunun yaşayan efsanesi Zihni Göktay’la uzun uzun sohbet etme şansım oldu. Zihni Abi’nin yaşı 76, ama hafızası 18’lik delikanlı gibi. O kadar çok anı ve olay var ki Zihni Göktay’da. Zuhal Olcay’dan Yetkin Dikinciler’e Adana’da karşılaştığı sanatçının elini öpmesi boşuna değil. ‘Lüküs Hayat’ ve ‘Kanlı Nigar’ gibi tiyatrolarla özdeşleşen sanatçıya, yeni bir oyun var mı ufukta diye sordum, verdiği yanıt şu oldu:

“Şehir Tiyatroları’nda iki kişilik ‘Doğum Günün Kutlu Olsun’ adlı yeni bir oyun sahneleyeceğiz Hikmet Körmükçü’yle. Ekimde oyunun provaları başlar, kasım ayında sahneye koyarız herhalde. Hikmet, çocukları ilgilenmeyince AVM’de temizlikçilik yaparak hayata tutunmaya çalışan birini, ben de hiçbir işte dikiş tutturamamış ihtiyar bir aktör eskisini oynayacağım. İkisinin yolu bir parkta kesişiyor ve olaylar gelişiyor. Şu anki plan böyle ama son anda başka bir oyun da olabilir”

GÜNÜN SÖZÜ

“Üzülme! İstediğin bir şey olmuyorsa, ya daha iyisi olacağı için; ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur.” (Mevlana)