MİLLİYET – 14 MART 2014 CUMA – ALİCE
Okurlarımızdan Hasan Yaman, Star TV’de yayınlanan “Muhteşem Yüzyıl”ın bu hafta ekrana gelen bölümünü izledikten sonra “Muhteşem hata” başlığıyla şöyle bir mail attı bana:
“Muhteşem Yüzyıl dizisinin bu akşamki bölümünde ‘Sultan Süleyman’ın kızı ya da oğlunun mezarına ziyareti sırasında Süleyman’ın yanındaki yardımcılarından biri, mezarda yatan kişi için ‘Toprağı bol olsun’ diye dua etti. Halbuki bu tabir gayrimüslimler için kullanılır. Koskoca film ekibi bunu nasıl bilmez? Besmele çekip sure okunulduğuna göre merhum için, bu tabir nedir. Değinirseniz yazınızda sevinirim. İyi çalışmalar dilerim. Bu arada ben de akademisyenim radyo televizyon sinema bölümünde. Ve bu yanlışları nasıl yapar bu dizi ekipleri anlamıyorum.”
“Kara Para Aşk”ta olan
“Muhteşem Yüzyıl”ı izlemedim, ama hakkında bilgi sahibi olabilmek için çarşamba akşamı yeni başlayan dizilerden “Kara Para Aşk”ı seyrettim.
Şark hizmetindeki üstün başarısı nedeniyle bir ay izinle ödüllendirilen komiser, öldürülen nişanlısının izini sürüyor İstanbul Emniyeti’nde… Tabii ki gayri resmi olarak yapıyor bunu… Çünkü abisi de emniyet mensubu ve İstanbul’da cinayet büroda…
Bu komiser koridordan geçerken arkadaki danışmada şöyle bir diyalog yaşanıyor.
İçeri giren bir eleman, “Adlı Tıp’tan evrak getirdim cinayet büroya” diyor.
Bunu duyan “Komiser Ömer” köşede bekliyor. Çünkü bu komiser arkadaş da Adli Tıp’tan rapor bekliyor. Zira nişanlısı, bir işadamıyla birlikte aynı otomobilde vurulup, öldürüldü. O yüzden, nişanlısıyla işadamı arasında cinsel bir ilişki olup olmadığını merak ediyor.
Gösterdikleri özen bu!
Adli Tıp kuryesi koridora girince pat diye “Ömer” çıkıyor karşısına…
Acemi kurye, aradığı yeri bizim komisere sorunca o da, “Tamamdır evladım, teslim et bana” diyor ve alıyor ondan Adli Tıp Raporu’nu. Hemen açıp okuyor, nişanlısının bakire olduğunu.
Kurye şirketlerinin, adınıza gelen davetiyeyi bile kimlik görmeden, T.C. kimlik numaranızı kaydetmeden ve imzanızı almadan teslim etmedikleri bir ülkede Adli Tıp’tan gelen “gizli rapor”un evrak kayıttan geçmeden, imzasız teslim edilmesi mümkün mü?
Değil…
Maalesef bazı senarist, dizi yapımcılarının işlerine gösterdikleri özen bu…
DÜNYA TÜRKİYE’DEN BÖYLE DİZİLER İSTİYOR
Türkiye’nin dizi ihracatından yılda 150 milyon dolar kazanıyor olması elbette ki sevindirici bir gelişme…
Ancak bu gidişle bunun sürdürülebilir olması zor.
Çünkü Türk dizilerini alıp yayınlamak isteyenler en az iki sezon ekranda kalmayı başarmış işler istiyor.
Günümüzün reyting sistemiyle bunu başarabilecek dizi sayısı o kadar az ki…
Reytingi yüksek “Küçük Gelin” gibi diziler de yabancılara cazip gelmiyor.
Türk dizilerini alıp yayınlamak isteyen yabancı televizyoncuların ortak istekleri şu:
1. Reytingi iyi…
2. İstanbul’da çekilmeli. Boğaz, yalı, lüks otomobil, şatafatlı ve modern bir yaşam olmazsa, olmaz…
3. Entrikası bol…
4. Oyuncularının o coğrafyada tanınıyor olması şart.
5. En az 48 bölüm yayınlanmış olması tercih sebebi.
Bu sezon başlayan dizilerden kaçı beş şarta uygun.
Sadece “MedCezir” var, o da henüz bir sezonu çıkarmadı.
Televizyon dünyası ve dizi sektörü bu gidişe acil bir çözüm bulamazsa, dizi ihracatından yılda kazanılan milyon dolarlar yalan olur!
GÜNÜN SÖZÜ
“Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları tek bir insanın kanını akıtmaya değmez.” (Cemil Meriç)