MİLLİYET – 16 ARALIK 2016 CUMA – ALİCE
Türk Hava Yolları’nın Afrika’da 50’nci uçuş noktası olarak belirleyip, haftada karşılıklı üç sefer düzenlemeye başladığı Zanzibar’da geçirdiğim iki günlük izlenimlerimi paylaşacağım.
Zanzibar, daha önce dünyada gittiğim Kenya’nın Hint Okyanusu kıyısındaki Mombasa ile Dominik’le benzerlikleri olan bir yer.
Dünyada köleliğin kalktığı son yer olmasından mı, sıcak ve denizin yaydığı iyottan mı bilmiyorum, halkı fakir, ama mutlu…
Hayat felsefeleri “Hakuna matata”… “Sıkıntı yok” anlamında kullanılan bir söz bu.
Yaşadıkları coğrafyanın iklimi gibi sıcak ve cana yakın insanlar hepsi.
Zanzibar’da yolların çoğunda kaldırım yok.
Eski minibüs ve kamyonetlerin toplu taşıma aracı olarak kullanıldığı, insanların baraka dükkânlar veya yollara kurulmuş tezgâhlardan alışveriş yaptığı, ağaç gölgelerinde uzanıp yatanların bolca olduğu Zanzibar’da dikkatimi çeken şeyler şunlar:
Görülecek yerler
Hemen hemen hepsi başörtülü kızlar, parklarda çimenlerin üstünde ders çalışıyor.
Kadınlar genellikle ikili üçlü gruplar halinde alışveriş yapıyor.
Ayakkabı giyen insan sayısı çok az. Çoğu terlikle çıkıyor sokağa, bir kısmı da yalınayak dolaşıyor.
Zanzibar’a gidecek olursanız iki şeyi şiddetle tavsiye ederim. “Baharat Adası”nın klasik turlarından biri, baharatların yetiştiği bahçeler.
Karabiber, zencefil, tarçın, safran, kimyon, kişniş, vanilya, köri gibi baharatların nelerden yapıldığını görmek ilginç bir deneyim.
Adanın merkezine bir saat mesafedeki Michamvi’de mercan kayalarının üstünde Zanzibar’a özgü bir mekân var. The Rock’a mutlaka uğrayın derim.
Dün köle tüccarları, bugün zalim liderler
Dünyada köle ticaretinin en son yapıldığı yer olan Zanzibar’da kölelerin tutulduğu iki zindanı ve müzeyi gezdik.
1878’de köle ticaretinin bittiği, 1978’de ise tamamen yasaklandığı Zanzibar’daki bu yer, insanlığın utanç abidesi gibi.
6 yaşında cılız bir çocuk…
Köle kampından kaçmaya kalkınca sahibi, bir yıl boyunca 15 kilo ağırlığında boyu kadar bir kalası başının üstünde taşımaya mahkûm etmiş onu… Ayakları birbirine zincirli…
O çocuk çoktan öldü, kölelik bitti, ama dünyadaki bazı çocuklar için “insanlık ayıbı” maalesef bitmedi.
Günümüzde Suriye, Filistin ve Afrika’nın bazı yerlerinde savaş mağduru çocukların yaşadıkları, “Köle Müzesi”nde o körpe bedene yüklenenden daha ağır.
Suriye’de çoluk çocuk demeden yüz binlerce insanı katleden Esad, Zanzibar’daki o çocuğa dünyayı zindan eden köle tacirinden daha zalim değil mi?
Mercury House
UNESCO tarafından koruma altına alınan Zanzibar’ın en eski yerleşim bölgesi Stone Town’da ünlü şarkıcı Freddie Mercury’nin doğup büyüdüğü ev var. Kapısında Mercury House yazan ev, otel olarak kullanılıyor. Cibinlikler içindeki yataklarda bir gece konaklamanın bedeli 175 dolar…
Stone Town, tarihi evleri, dar sokakları kadar ahşap kapılarıyla da ünlü bir yer. Ahşap oymalı kapıda baharat motifleri varsa sahibinin baharat tüccarı, balık varsa balıkçı, zincir olanlar ise köle taciriymiş!
GÜNÜN SÖZÜ
Günler ağır, günler ölüm haberleriyle geliyor. En güzel dünyaları yaktık ellerimizle. (Nâzım Hikmet)