MİLLİYET – 12 KASIM 2014 ÇARŞAMBA  –  ALİCE

Türkiye kadar bol keseden ödül dağıtılan başka bir ülke var mı acaba yeryüzünde?
“Veren”den ve “alan”dan başka kimsenin iplemediği ödülden ne olur?
Aralarında öyleleri var ki, “Halkın oylarıyla açık ara ‘Yılın en iyisi’ siz seçildiniz” diyerek müjdelihaber verdikleri ünlü, mazeret beyan edip ödülünü almaya gidemeyince ne oluyor?
O ödül anında sahip değiştiriyor.
“Hak edene” değil de “törene gelen”e ödül verenlerin ciddiyetinden, saygınlığından söz etmek mümkün mü?
Değil, tabii…
“Körler, sağırlar birbirini ağırlar” durumu yani…
Bakın bu yılki MTV Avrupa Müzik Ödülleri’ne…
İskoçya’nın Glasgow şehrinde yapılan ödül töreninde MTV izleyicilerinin oylarıyla kulvarlarında birinci seçilenler açıklandı ve salonda olanlar ödüllerini aldı.
“En iyi grup”, “En iyi canlı performans” ve “En büyük hayran grubu” kategorilerinde ödül kazanan One Direction grubu salonda yoktu. MTV, onlar gelmedi diye, ödülleri başkala-rına kaydırmadı. Aynı durum bizde olsa, emin olun üç ödülden en azından ikisi başkalarına gitmişti.
Sadece bu mu “ödül” konusundaki aramızdaki farklar?
Değil…
İşin bir de “Onur Ödülleri” boyutu var. Ha bire birileri, sinemanın ünlülerine “Onur Ödülü” veriyor.
Elbette ki o sanatçıların hepsi, “Onur Ödülü”nü hak edecek mesleki kariyer sahibi.
İşin sorunlu yanı bu değil.
Sorun, o ödülü verenlerde…
Sabahtan erken kalkan bir etkinlik düzenliyor ve ünlü oyunculardan birine ya da birkaçına “Onur Ödülü” vereceğini açıklıyor.
Bu ödüle layık görülenler de koşa koşa gidip, o ödülleri alıyor ve kimse de “İyi güzel de verilen ‘Onur Ödülü’nden başka kayda değer bir etkinlik yok ortalıkta. Ne iş?” demiyor!

ÜLKEMİN DOĞUŞTAN “KAYIP” KADINLARI!

İstediğiniz kadar kanun değişikliği yapın, cezaları artırın, sonuç aynı:
Ne “trafik” ve “iş kazası” kaynaklı ölümlerde azalma var ne de “kadın cinayetleri”nde…
Demek ki artık cezalar değil tek çare, “zihniyet devrimi”nin de girmesi lazım devreye…
Gün geçmiyor ki kan donduran bir “kadın cinayeti” daha çıkmasın karşımıza…
O nasıl bir canlıdır ki -insan demeye dilim varmadı- öldürdüğü eşini iki yıl buzdolabında sakladı?
Sonra da buzdolabında yer açmak için olsa gerek, onu bir bavula doldurup, bir tepeye attı. Ardından polisi arayıp, “Beni aldattığı için karımı öldürdüm” dedi.
Bu cinayetin kendisi kadar vahim olmasa da işin düşündürücü bir yanı da şu:
İki yıl ortalarda görünmeyen yetişkin bir kadını bu süre içinde hiç kimsenin merak etmemiş olması. İki yıl içinde bir insanın “Ne oldu buna?” diye merak eden hiç mi eşi dostu, akrabası olmaz?
Türkiye’nin çıplak bir gerçeğini “Kadının Adı Yok” diyerek özetlemişti rahmetli Duygu Asena 80’li yıllarda.
Bu olaydan da anlıyoruz ki bazı kadınların sadece adı değil, aslında kendileri de yok!

BREZİLYA MAÇIYLA TÜRKİYE REKLAMI

Geçenlerde katıldığım bir toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu’ndan (TFF) Servet Yardımcı’nın anlattığı bir ayrıntı ilgimi çekince bir kenara not ettim. Yardımcı’nın dediği
şuydu çünkü:
“Kasım ayında Türkiye ile Brezilya milli takımlarının özel bir futbol maçı olacak. Karşılaşmayı 77 ülke naklen yayınlayacak. Bu maçın içinde yeni logosuyla Türkiye’nin tanıtılacağı 35 saniyelik birreklam yayınlanacak.”
Türkiye – Brezilya maçı bu akşam.
Show TV’nin yayınlayacağı özel maçtaki Türkiye’nin reklamını büyük bir merakla izleyeceğim. Bakalım, Brezilya maçını izlemek için ekran karşısına geçenlerin “Türkiye’nin gücünü keşfet”meye davet edileceği reklam neleri anlatacak?

GÜNÜN SÖZÜ
“Erkekler tembel oldukları, kadınlar da meraklı oldukları için evlenmek ister, ama her iki taraf da hayal kırıklığına uğrar.” (Oscar Wilde)