2 Mayıs 2023 Salı – Milliyet – Alice
Bu konuda yazılı bir kural yok, ama hayatın bize gösterdiği ve öğrettiği şudur:
Kendisine saygısı olan hiçbir insan, sevgilisinin ya da eşinin aldatmasını affetmez…
Her konuda olduğu gibi aldatmada da istisna, tavır gösterenler yok mu?
Var, ama toplumun ezici bir çoğunluğu ihanetin bedelini eşine ödetir.
Malum son günlerde Kadir Doğulu’nun eşini bir kez daha aldattığı haberleri gündemde.
“Kadir Doğulu, sevgilisiyle imam nikâhı yaptı”, “Oyuncu sevgilisine ev açtı” haberlerinden sonra Onur Akay, çıktığı ‘2. Sayfa’da şunu söyledi:
“Neslihan Atagül’ün annesiyle konuştum. ‘Kızım ayrılacak’ dedi. Kararı alan Neslihan Atagül. Kadir, ‘Benim kariyerim için bir süre bu evliliği uzatabilir miyiz?’ diye yalvarıyor. O yüzden el ele bilerek görüntülendiler.”
İhanet iddialarının ardından Kadir Doğulu ile Neslihan Atagül, sadece Kadıköy’de el ele görüntülenmedi.
Çift, Bakü’ye de el ele gitti.
Formula 1’i izlemek için gittikleri Bakü’den romantik dans videolarını izledik.
Türkiye’de haklarında yazılanlar ve söylenenlerin keyfini kaçırmadığı Neslihan Atagül’ü üzen tek şey, 2023 Azerbaycan Grand Prix’te tuttuğu Charles Leclerc’in yarışı kazanamayıp üçüncü olması…
Bakü’den yaptığı “Üzme beni Leclerc”, “Olsun be Leclerc, sen benim gönlümdesin” ve “Leclerc kaybedince Neslihan Atagül” paylaşımlarından…
Neslihan Atagül’ün İstanbul Havalimanı’nda eşiyle birlikte hayranlarının cep telefonlarına poz verirken ki vücut diline ve Instagram paylaşımlarına baktım ortada aldatılmış, ama kocasının baskısıyla veya uydurduğu yalanlara inanarak, evliliğini kerhen sürdüren bir kadın görmedim.
Ya bu iddia yalan ya da Neslihan Atagül, gerçekten iyi oyuncu…
Kadir Doğulu da artık, “Evlilikte patlak veren bir kriz nasıl yönetilir ve sorun başarıyla savuşturulur?” konusunda herkese ders verecek kadar bir uzman konumunda…
Nedense atalarımızın, “İt ürür, kervan yürür” sözü geldi aklıma…
Türkler için vizesiz Avrupa hayal mi?
Gazeteci Öznur Küçüker Sirene, YouTube’daki kanalına Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasını isteyen Fransız yazar Didier Billion’u konuk etti. 55 dakikalık sohbeti sonuna kadar izledim. Çünkü, Türkiye’ye klasik ön yargılarla bakan Fransızlar’dan biri değil Didier Billion… Olabildiğince objektif bir bakışı olan Orta Doğu ve Türkiye konusunda akademik çalışmalar yapan bir uzman…
Doktora tezini hazırlarken, Fransa kütüphanelerinde Osmanlı Dönemi’ne ait birçok yayın olmasına karşın, Cumhuriyet Dönemi Türkiye’sine dair yayın bulamayınca, bu işi misyon edinen ve yıllar içinde Türkiye ve AB ilişkileri hakkında kitaplar yazan Didier Billion’a Öznur Küçüker Sirene, her Türk’ün aklındakini sordu:
“Sayın Erdoğan’ın rakibi Sayın Kılıçdaroğlu, üç ay içinde Avrupa’ya vizesiz girilebileceği sözünü verdi. Seçimi muhalefet kazanırsa, Türkiye’nin AB ile ilişkileri kökten değişebilir mi?”
Didier Billion, bu soruya şu yanıtı verdi:
“Bence Sayın Kılıçdaroğlu, hem Türkiye’deki Suriyeli mülteciler hem de vize konusunda belirli sayıda hedef koyuyor. Dürüst olmak gerekirse, bunları üç ay içinde çözebileceğini düşünmüyorum.”
“Bence, Fransa’da ve genel olarak Avrupa Birliği’nde gittikçe yoğunlaşan bir İslamofobi var.”
Milliyetçi partilerin yükselişe geçtiği, Kuran-ı Kerim yakılan ülkelerin çoğaldığı AB, bir ilke imza atıp, halkı Müslüman olan bir ülkeyi içine alır veya Türkler’e vizeyi kaldırır mı?
60 yılda olmayan üç ay sonra olacaksa, diyecek bir söz yok artık bu konuda…
GÜNÜN SÖZÜ
“Bazen kanıtlayamasak bile gerçeği biliriz…” (Robert Ludlum)