MİLLİYET CADDE – 15 Mayıs 2012 Salı  ALİCE

Galatasaray’ın şampiyon olduğu gün Show TV’nin ana haberini sunan Korcan Karar’ın sarı kırmızı kravat takarak ekrana çıkması, Star TV spikeri Seda Öğretir’in ceketinin altına sarı kırmızı renkteki kıyafet giymesi taraftarlığın fotoğrafıdır…

 

2011-2012 Süper Toto Süper Lig Şampiyonu’nu belirleyen Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonrasında yaşananlar bir gerçeği daha gözler önüne serdi.
‘Futbol terörü’nden başka bir şey değil bu.
Her insan özgürdür, ama her şey gibi özgürlüğün de bir sınırı vardır.
Bir insanın özgürlük alanı, diğerinin başladığı yerde biter.
Arazilerin sınırlarını belirleyen çitler gibi gözle görülen bir sınır değildir bu.
O yüzden de ha bire ihlal edilir.
Takım taraftarlığı da böyledir.
Taraftarlıkla fanatizm arasındaki fark özetle şudur:
Tutkunuzun başkalarını rahatsız etmemesi lazım.
Sizin sevinciniz, kutlamanız, başkaları için işkence olmamalı.
Rakiplerin sinirlerini bozarak yaşadığınız coşkuya karşı tarafın da aynı şekilde karşılık verme ihtimali söz konusu.

Galatasaray’ın şampiyon olduğu gün Show TV’nin ana haberini sunan Korcan Karar’ın sarı kırmızı kravat takarak ekrana çıkması, Star TV spikeri Seda Öğretir’in ceketinin altına sarı kırmızı renkteki kıyafet giymesi taraftarlığın fotoğrafıdır.
Pazar akşamı haber sunanlardan sadece ikisi renklerini belli etti ve yaptıkları kimseyi rahatsız etmeyecek türdendi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Ne bu yahu?” dedirten kadın seyircilerin tribünlerde ettikleri küfürlerse futbol fanatizminin, pazar akşamı Şükrü Saracoğlu’nun içinde ve dışında olanlarsa ‘futbol terörü’nün resmidir.
Ama durup dururken olmuyor bu.
Bu çirkin tablonun oluşmasında kanları, tuttukları takımın rengini alan kalemşörler ve yorumcuların yanı sıra futbolu yönetenlerin de sorumluluğu büyük.
Yıllarca Türkiye’nin en büyük gazetelerinde genel yayın yönetmenliği ve yazarlık yapanlar bile birer ‘fanatik taraftar’a dönüşüyorsa, gerisini varın siz düşünün.

YARDIM OLMADAN ENGELLER AŞILMAZ

Gökkuşağı İşitme ve Konuşma Engelliler Derneği Başkanı Salih Tekkol, seslerini duyurmam için bir eposta gönderdi bana. Tekkol’un yazdıkları ve beklentisi şunlar:
“Ali Bey, köşenizde biz engellilerin durumunu ve dernek olarak faaliyetlerimizi yazarsanız, sanatçılarımızın ve halkımızın biraz daha duyarlı olmasını sağlar, bizleri de sevindirmiş olursunuz.
Dünya ve Türkiye gündeminin yoğunluğu içinde, bu hafta Engelliler Haftası olmasına rağmen gazeteler, televizyonlar çok ilgisiz davrandılar. Derneğimiz çok güzel faaliyetler yapmasına rağmen, bazen çay, şeker ve telefon faturası bile maddi anlamda sıkıntı olabiliyor.
Oysa nerelere ne paralar harcanmıyor ki!”

GÜNÜN SÖZÜ

Bazı insanlar Matruşka bebekleri gibidirler.
Onları tanıdıkça küçüldüklerini fark edersiniz!