22 ARALIK 2019 PAZAR – MİLLİYET CADDE – ALİCE
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin, TRT iş birliğindeki ‘Dizi Sektörünün Geleceği’ panelinin moderatörü TRT Akademi Müdürü Ekrem Özdemir, konuşmacıları ise oyuncu Vildan Atasever, dizi yapımcıları Faruk Turgut ile Onur Güvenatam, TRT 1 Kanal Koordinatörü Cemil Yavuz ve Blu TV İçerik Yöneticisi Şehnaz Uğur’du.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Pınar Aslan, konuklara sorusunu yöneltirken, doktora tezini Türk dizilerinin Şili’deki başarısı ve etkileri üzerine hazırladığını söyleyince ilgimi çekti. Panel bitince yanına gidip, doktora tezini istedim.
Aslan’ın Şili’nin başkenti Santiago’da üç ayda tamamladığı 224 sayfalık doktora teziyle bu konuda ONS’de yayınlanan dört sayfalık yazısını bir gecede bitirdim.
Aslan’ın tezi sayesinde Şilililer’in, dizilerimizi izleyene kadar bilgi sahibi olmadıkları Türkler ve Türkiye hakkındaki fikirlerini öğrenince, paylaşma gereği hissettim.
ŞİLİLİLER’İN HAYALİ, TÜRKİYE’YE GİTMEK
Türkiye ile Şili arasındaki mesafe; kuş uçuşu 13 bin 711 kilometre. İki ülke arasındaki direkt uçuş süresi ise 17 saatin üstünde. Okyanus ötesindeki Latin Amerika ülkesinde televizyon izleyicileri, kendilerinden bu kadar uzaktaki bir ülke insanının dizilerini neden bu denli sevdi?
Türk dizisi izleyen Şilililer’in, “Türkiye” denince akıllarına ilk gelen ne?
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Pınar Aslan’ın, ‘Bir Uluslararası Halkla İlişkiler Stratejisi Olarak Kültür ve Yaratıcısı Endüstri Ürünleri: Latin Amerika Pazarında Türk Dizileri Üzerine Bir Araştırma’sı sadece bu soruları yanıtlamıyor. Doktora tezi Şilililer’in, Türk dizileri izlemeden önce tanımadıkları Türkiye’nin, nasıl gidip, görmeyi en çok istedikleri ülke yaptığı da var. Onlardan biri Maite ve söylediği şu: “En büyük hayalim, Türkiye’ye gitmek. O köprüyü görmek, denizin ortasındaki kuleye gitmek istiyorum. Yapılar çok tarihi, her şey güzel. Bu ilgim dizileri izlemeye başlayınca doğdu. Eskiden en büyük hayalim, Yunanistan ve İspanya’ya gitmekti artık Türkiye’ye gitmek istiyorum.”
Erkekler kaba, ama!
‘Kara Para Aşk’, ‘Medcezir’, ‘İçerde’, ‘Muhteşem Yüzyıl’, ‘Kırgın Çiçekler’, ‘Elif’, ‘Cesur ve Güzel’, ‘Asi’, ‘Adını Feriha Koydum’, ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, ‘Aşk ve Ceza’, ‘Ezel’, ‘Sıla’, ‘Fatmügül’ün Suçu Ne?’, ‘Aşk Yeniden’, ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Binbir Gece’, ‘Sultan’, ‘Yaprak Dökümü’ ve ‘Hayat Şarkısı’ gibi Türk yapımlarının reyting rekorları kırdığı Şili’de dizilerimizin bu denli ilgi görmesinin sebepleri neler? Aslan’ın görüştüğü her izleyicinin kendine özgü bir sebebi var:
“Türk dizilerinin hikayeleri ilginç ve sahici.”
“Türk projelerini fazla
cinsellik olmadığı için ailece izleyebiliyoruz. Diziler platolarda değil, gerçek mekanlarda çekiliyor ve bu da bizi cezbediyor. Oraları gidip, görmek istiyoruz.”
Şilililer arasında Valery gibi, “Türk dizilerindeki erkekler kaba, bu benim hoşuma gidiyor. Çünkü Şilili erkekler de öyle” diyenler de var.
‘Yumuşak güç’ etkisi
Şilililer’in, “Türkiye denince aklınıza ilk gelen ne?” sorusuna verdikleri yanıtlar, ‘yumuşak güç’ olarak tanımlanan dizilerin ülke tanıtımında ne denli etkili olduğunun da kanıtı:
Maite: Aklıma ilk gelen düzen. Türkiye’yi ve Türkler’i düzenli buluyorum. Kapalıçarşı bile düzenli, bizim buradaki pazarlarımız çok düzensiz.
Sandra: Aklıma ilk gelenler; kalite, duygu ve şefkat.
Vicente: Türkiye denince ilk zenginlik aklıma geliyor.
Daniela B: Güzel bir ülke ve kültür. Türk kültürünü çok seviyorum, kadına çok saygı duyulduğunu düşünüyorum.
Eduardo: İlk aklıma gelenler; çevre, kadınlar, tarih, uzaklık ve deniz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Her sabah kalktığımda kendime şöyle söz veririm: Vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım.” (Gandhi)