29 OCAK 2019 SALI  –  MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

Yıl 2001… Televizyonda yapımcı ve sunucu olarak çalışan genç kadın, İzmir’de Amerikalı eski bir askerle tanışır. Sevgililer çok geçmeden nikah masasına oturur.
Amerikalı emekli albayla, Türk televizyoncunun evliliğinde birkaç yıl sonra sorun başlar. Evlilikleri devam ederken damat  işi gereği Irak’a gider.
Amerikalı damat, Türkleri çok sevmiş olacak ki, İstanbul’da tanıştığı bir başka Türk kadınla 2005 yılında Amerika’da evlenir.
John Arthur Williams’ın yeni eşi, evliliklerinin Türkiye’de de geçerli olması için Washington’daki Türk Büyükelçiliği’ne başvurur.

Nüfus nasıl onayladı? 

İ

kinci eşin Amerikalı John’ın doğum belgesi ve nikah evrakıyla yaptığı başvuru, Türkiye’ye iletilir ve Nüfus Müdürlüğü’nce kabul edilir.
Nüfus Müdürlüğü, Türkiye’de halen resmi nikahlı eşi olmasına rağmen, aynı kişinin Amerika’da Türk kadınla yaptığı evliliği nasıl onaylar?
İki sebebi var  bunun.  Birincisi, iki ülke arasında bu anlamda bir anlaşma yok.
İkincisi, Amerika’lı damadın, doğum belgesindeki baba adıyla, bekarlık belgesindeki farklı.
Doğum belgesinde, ona kendi adını veren biyolojik babası John Arthur Williams, nüfus kayıtlarında ise çocuk yaşta onu evlatlık edinip, nüfusuna alan John Mihalsky’nin adı yazılı.
İkinci eş, başvuruyu doğum belgesiyle yaptığı için durum fark edilmeyince evlilik Türkiye’de de resmileşti.

ABD’li damat ölünce 
John Arthur Williams, 2010’da Amerika’da öldü.
Türkiye’deki birinci resmi eş, Williams’ın maaşından kendisine düşen payı Amerika’dan talep etti.
ABD’den talebe red yanıtı gelince olayı araştıran Ayşe Williams, acı gerçekle karşılaştı ve ikinci evliliğin iptali için mahkemeye başvurdu.
Türkiye’deki yasal süreç tamamlandıktan sonra, eşinden kendisine kalan yasal mirası alabilmek için Amerika’da dava açacak.
Nereden bakarsanız bakın, ilginç bir vaka…
Boşuna denmiyor, “Hiçbir senaryo, gerçekten daha ilginç değildir” diye…

ABBAS GÜÇLÜ,  EKRANA DÖNÜYOR 

Gazetemizin yazarı, arkadaşım Abbas Güçlü, yakında yeni bir programla Kanal D ekranında olacak.
Güçlü, yıllarca gece yarısından sonra ekrana gelmesine rağmen Kanal D’nin efsane olmuş programlarından ‘Genç Bakış’ı hazırlayıp, sunmuştu.
Yeni programı ‘Genç Bakış’ gibi üniversiteli gençlerin ne düşündüklerini değil, neler yapabildiklerini ekrana taşıyacak.
‘Büyük Oyun’ yarışma aslında, Güçlü’nün daha önce yaptığı ‘Bizim Mucitler’in devamı gibi…
Yazar ve Kanal D’nin iki haftaya kadar son şeklini vereceği yarışmanın hedef kitlesi, dijital dünyada oyun oynayan değil, oyun yazan gençler olacak.
Dijital oyun pazarında Türkler’in sadece tüketici olduğunu sananlar olabilir, ama işin aslı öyle değil.
Dünya dizi ihracatında Amerika’nın ardından ikinci sıradaki Türkiye’nin bu pazardan yıllık geliri 350 milyon dolar civarında.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, kısa bir süre önce Türkiye Oyun Geliştiricileri Derneği’nin (TOGED) toplantısında açıkladı:
“Türkiye, 2018 yılında yerli oyun ihracatından 1 milyar 50 milyon dolar kazandı.”
Bu rakamlar da gösteriyor ki, gençlerin yazdıkları dijital oyunların ülke için yarattığı katma değer, dizi ihracatından kat be kat fazla…
Ülke için bu kadar yüksek katma değer üreten gençlere ulusal kanalların ekranlarını açmaması eksiklikti. O yüzden Kanal D’nin Güçlü’nün ‘Büyük Oyun’una fırsat yaratması ve seyircinin yarışmaya göstereceği ilgi önemli. Bu proje tutarsa, devamı gelir ve dijital oyun yazarlığına ilgi gösteren gençlerin sayısı artar.

GÜNÜN SÖZÜ

“Akıllı köprü arayıncaya kadar, deli suyu geçer.” (Türk atasözü)