17 Aralık 2022 Cumartesi  –  Milliyet Cadde  –  Alice

Gişe rekortmeni ‘Bergen’ filminin başrol oyuncusu Farah Zeynep Abdullah hakkında yaşadığı kronik sağlık sorunlarına ilişkin çıkan haber şu:

“Ünlü yıldız önceki gün Instagram hesabından takipçilerinden gelen soruları yanıtladı. 33 yaşındaki Farah Zeynep Abdullah, bir takipçisinin ‘Kronik bir hastalığın var mı’ sorusu üzerine hastalıklarını sıraladı. “Boyun fıtığım var. Troidim çalışmıyor, haşimato hastasıyım. Beynimde lezyon var. Bir de dizim çok kötü. Bu hafta doktora gitmem gerekiyor.”

 

Bu haber üzerine Abdullah, Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:

“Soru cevaptaki cevabımın sadece cevabı haber olunca hiç kimse: ben: beynimde lezyonlar, dizimde problem, tiroid sıkıntısı yani haşimato sanırım, boyun fıtığım var üüf bu hafta doktora gitmem lazım demişm gbi duruyo fkdkdl haber olcak bişi diil ama yapıyosanız da soru üstüne diyin.”

Oyuncu bundan iki dakika sonra da şu tweeti attı:

“Ayrıca gayet iyiyim teşekkür ederim geçmiş olsun dilekleriniz için, ama anlık turp gibiyim, bi maşallahınızı alırım.”

Oyuncunun attığı tweet’teki yazım hatalarını düzeltmeye kalktım, altından çıkamayınca orijinal halini bıraktım. Abdullah’ın hakkında çıkan haberin neyine itiraz ettiğini ve hepsinden önemlisi bir dizi kronik sağlık sorunu mu yaşadığını, yoksa turp gibi mi olduğunu anlamadım. Anlayan varsa, bana da anlatıp bir sevap alsın.

‘ÇEVRE, İKLİM, İNSAN’DA ‘EN İYİ’LERİ SEÇMEK ZORDU

Kadın Birliği Platformu’nun (KABİP) bu yıl 5’incisini düzenlediği ‘Kadim Değerler Kısa Film ve Fotoğraf Yarışması’nın jüri üyelerinden biriydim. Bu yılki yarışmanın teması ‘Ben Geleceğim Çevre, İklim, İnsan’dı. KABİP yönetimi, bu temayı seçme gerekçelerini şöyle sıraladı: “Son yıllarda küresel ısınma, kuraklık ve kıtlık gibi endişe verici öngörüler daha sık dillendiriliyor. Çevre kirliliği her geçen gün artıyor. Canlı çeşitliliği azalıyor. Gıda kalitesi düşüyor.

Kısacası tüm canlılar yaşamsal bir tehdit altında… Üretim ve tüketim mekanizmalarında doğaya karşı giderek daha hoyrat davranmaya başladık. Bu merhametsiz, yıkıcı ve sömürüye dayalı tutum, nihayetinde dönüp yine bizleri vuruyor. İsraf ve atık odaklı, doğallıktan uzak yaşamlarımız ile her gün ekolojik yıkıma katkı sağlıyoruz.

Oysa insan muhatap olduğu her varlık ve canlıya karşı ahlaki bir sorumluluk taşır. Kadim kültürümüz ve değerlerimizde, doğayla iletişimimiz merhamet, zarar vermeme, koruma, israf etmeme gibi ahlaki tutumlarla sınırlandırılmıştır. İşte bu kadim değerlerimizi ve medeniyetimizi hatırlatmak ve ihya etmek adına bu sene ‘Ben Geleceğim: Çevre, İklim, İnsan’ temasını öne çıkarttık.”

Yarışmaya katılan film ve video’lar içinden ‘en iyileri’ni seçerken bir hayli zorlandım. En yüksek oyu verdiğim üç film ve fotoğrafın dereceye girmesi mutlu etti beni. Birinci seçilen Evrim İnci’nin ‘Bulak’ adlı kısa filmi, “Orada su bol” diye Somali’den Türkiye’de gelip ailesiyle Burdur’a yerleşen gencin köydeki kuraklık başlayınca Afrika’daki gibi bidonla su taşıdığını anlatıyordu.

Mert Hüroğlu’nun ikinci seçilen ‘Toz’u, tozla kaplı gri bir dünyada özel kasklar ve giysilerle yaşayan insanların doğada ender kalan yeşil cam fidanı için birbirlerini öldürdüklerini anlatan bir filmdi.

Üçüncü Sezgin Yüzay’ın ‘Koku’ filminde, kirliliğin hüküm sürdüğü gri bir dünyada kask ve üç boyutlu gözlüklerle dolaşan insanın özel tüp içindeki temiz havayı soluyunca dünyasının nasıl renklendiği vardı.

Fotoğraf kategorisinde ise Esengül Alıcı birinci, Kadir Tezel ikinci, Mehmet Yıldırım üçüncü oldu. Duyarlı Medya Platformu iletişim sponsoru olduğu yarışmada dereceye girenler ödüllerini Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde aldı. Kutluyorum hepsini…

GÜNÜN SÖZÜ

“İki insan birbirini en çok ayrılmak üzereyken tanır.” (Dostoyevski)